Paylaş
Ekrana yansıtılan göçükten çıkarılma anlarını hepimiz evimizde aynı umutla yaşıyoruz.
Bazı görüntüler, sözler, insan olmanın faziletini simgeliyor. Kundaktaki çocuklara sarılanlar sanki kendi çocuklarının mucizesini, sevincini yaşıyorlar.
Göçükten kurtulan küçük bir kızın “Kardeşimi kurtarın, o küçüktür” demesi, bir Almanın göçük altındaki yurttaşımıza Türkçe seslenmesi, ölen kızının elini bırakmayan baba, belleğimizden hiç gitmeyecek.
***
YILLAR önce bir heykel sempozyumu düzenleyen Gölcük, Değirmendere’ye gitmiştik. Deniz kıyısındaki bir kafede ağırlamıştı bizi o zamanki belediye başkanı Ertuğrul Akalın.
17 Ağustos depreminde de binlerce insanımızı kaybettik. Oturduğumuz o kafe ve sempozyumda yapılan heykeller de sulara gömülmüştü.
Art arda gelen üzücü haberlerden biri de Kıbrıslı genç sporcuların ölümü. Umutların, yarınların yok oluşu. Unufak olan şehirlerin tarihi, kültürü de tozlar arasında yitip gidiyor.
Orada çalışan basından arkadaşların çabasını, tanıklıklarını gördükçe, bazı mesleklerin nasıl fedakârlık istediğini anlıyoruz.
Acıların ruhlarımızda bıraktığı yaraları en iyi edebiyat dile getirir.
Bu depremin edebiyata yansıyışı nasıl olacak?
Geçmişte edebiyatçılar depremleri nasıl yazdılar?
NÂZIM HİKMET’İN ‘KARA HABER’ ŞİİRİ TANBURİ CEMİL BEY O TÜRKÜYÜ İCRA EDİYOR
Nâzım Hikmet’in Erzincan depremi üzerine yazdığı ‘Kara Haber’ şiirini okudum hemen. Eski bir türkü üzerine betimleme yapmış. Sanki bir bestecinin eseri üzerin yaptığı varyasyonlar gibi, aslı şu:
“Erzincan’da bir kuş var
Kanadında gümüş var
Gitti İbiş gelmedi
Elbet bunda bir iş var.”
Tamburi Cemil Bey de, andelip dediği kemençenin eşliğinde bu türküyü söylemiş.
Nâzım Hikmet Bursa Hapishane’sinden yazıyor ve ne diyor: “Kesemden bir şey veremedim, yüreğimden verdim.”
Kara Haber şiirinden dizeler:
“Erzincan’da bir kuş var
Kanadından gümüş yok
Gitti yârim gelmedi
Gayrı bunda bir iş yok
Oy dağlar, dağlar, dağlar...
Aldı ellerine kanlı başını
Kasım ortasında Erzincan ağlar
O ağlamasın da kimler ağlasın...”
Şiir S.E.S. dergisinin kapağında yayımlanıyor o dönem.
HANGİ ŞAİRLER DEPREMİ YAZDI
Edebiyat tarihinde yeri olan şiirlerden biri de Tevfik Fikret’in ‘Zelzele’ şiiridir.
Öner Yağcı, edebiyatımızdaki depremi işleyen bazı adları da sıralıyor:
- Sümmani
- Âşık Veysel
- Rıfat Ilgaz
- Nedret Gürcan
Cogito’nun Deprem Özel Sayısı (Sayı: 20. Güz: 1997) depremin tarihi, deprem üzerine incelemelerin, açık oturumların yer aldığı önemli bir toplam. Rıfkı Kaymaz’ın ‘Sıla Tarihi–Erzincan’da Bir Kuş Var’ kitabı.
Şehirler üzerine incelemeler, bir şehrin hafızasıdır. Mehmet Tekin’in Hatay üzerine kitapları da bu anlayışın önemli örneklerindendir.
***
DEPREM hiçbir zaman kalbimizden, hafızamızdan silinmeyecek.
Paylaş