Paylaş
Türkiye’deki mizah dergileri arasında ‘Gırgır’ın ayrı bir yeri vardır.
Gökhan Demirkol’un Gırgır (*) kitabı, karikatür tarihimizi öğrenmek isteyen herkes için ilgi çekici.
Oğuz Aral’ın yarattığı derginin incelenmesine geçilmeden önce Demirkol, özellikle kültür kavramı üzerinde duruyor, tarih içindeki gelişim konusundaki evreleri irdeliyor. Mizah dergileri için de şu saptamada bulunuyor: “Gündelik hayat pratiklerinden beslenen mizah dergileri hem bu zengin kaynağın incelenmesinde hem de bir toplumun geçmişini ve bugününü anlama konusunda ziyadesiyle verimli bir alandır.”
1972-1989 arasında çıkan Gırgır’dan birçok karikatürist yetişmiş, onlar da başka dergiler çıkarmış, karikatürü hem çeşitlendirmiş hem de değişik kuşakların buna bakışını sergilemişlerdir.
‘Dünyayı Gündelik Hayat Üzerinden Anlamlandırmak’ bölümünü okuduğunuzda, kavramların tarihçesini öğrendiğiniz kadar, Gırgır’ın da yerini tayinde doğru değerlendirmeler yapabilirsiniz.
Gündelik hayatı nasıl tanımlıyor Lefebvre: “Gündelik hayat nedir ki? Beslenmedir, giyinmedir, eşyadır, evdir, barınmadır, komşuluktur, çevredir.”
(*) İletişim Yayınları
Belki de Gırgır’ın tutmasının başlıca unsuru da bu tanımda yatıyor. Mizahla bu tanım arasında bağ kurar araştırmacı: “Mizahın gündelik hayatın içerisindeki pratikleri kullanması onu toplumsal gerçekliğin ifade araçlarından biri haline getirir.”
Hiç kuşkusuz siyaset ve hayat bir arada olunca mizah dergileri büyük tiraj yapmıştır.
“Memleket Mizahında Bir Okul: Gırgır’ bölümünü dikkatle okumanızı isterim.
Gırgır’ın çıkışı, geçirdiği aşamalar, kadrolaşması, çalışma biçimi, siyasete az yer vererek yaşamın diğer yanına ağırlık vermesi, onu 500 bin tiraja götürmüştür.
Yukarıda saydığım ögeleri yakından bildim, yaşadım. Çünkü Oğuz Aral, daha ilkokul döneminden arkadaşımdı. Daha sonra da Hürriyet’te çalıştı. ‘Huysuz İhtiyar’ başlıklı yazıları kitap haline getirdiğinde önsözü benim yazmamı istemişti.
Gırgır’ın sahibi Haldun Simavi idi. Kardeşi Erol Simavi de Semih Balcıoğlu ile Çetin Emeç’i çağırarak bir mizah dergisi çıkarmalarını istedi. Okur anketi sonucunda adı ‘Çarşaf’ oldu.
Gırgırcılar da ‘Fırt’ diye bir dergi yayınlamaya başladılar. Üç derginin tirajı bir ara 600 bine ulaştı.
Demirkol, onlardan sonra yayımlanan dergilerin özelliğini de yerini de inceliyor. Gırgır’ın bazı simgelerine dikkatimizi çekiyor araştırmacı. Bunlardan başlıcası ‘gecekondu’dur.
Televizyon programları üzerine mizah çizgisi de dergiye yansır. Ara başlıklardan biri zamanın özetini şöyle veriyor: “Anne koş Dallas başlıyor.”
Herkes bu televizyon dizisini seyretmek için televizyon başından kalkmazdı.
Çok satan bir dergiyi inceleme masasına yatırdığınızda, toplumun o dönemdeki bütün röntgenini görebilirsiniz. Benim gibi yaşayanlar birçok maddeyi yeniden anımsamışlardır, genç kuşak mizahı bir büyük dergi ekseninde değerlendirecekler. Yazıyı Demirkol’un ‘Sonuç’taki bir cümlesiyle bitireceğim: “Türkiye’de gündelik hayat pratiklerinin geçirdikleri dönüşüm sürecinin Gırgır dergisinin üzerinden incelenmesi gündelik hayat pratiklerinin işleyiş düzenine dair bir çıkarıma da izin vermektedir.”
Paylaş