Gevezelik üzerine

İki yayınevi cep kitapları yayınlamıştı: Can ile Kırmızı Kedi. Belleğimde onlar kaldı.

Haberin Devamı

Önce Frankfurt Kitap Fuarı’nda görmüştüm cep kitaplarını. Bazen birkaç öyküden, bazen bir kaç şiirden oluşan içerik hemen tüketiliyordu. Gerçi o zamanlar telefondan kitap okunmuyordu.

Sevdiğimiz bir yazarın, düşünürün küçük bir kitapta ustalığını, dehasını görebiliyoruz.

Buna örnek her zaman Antoine de Saint–Exupery’nin Küçük Prensi’ni gösterebilirim.

Gevezelik üzerine

Kırmızı Kedi’den iki kitabı salık verebilirim:

Bilge Karasu, ‘Nasıl Yazıyorsam Öyleyimdir

Sezer Tansuğ, ‘Okname’

Bu tür kitapların günümüz okuru için ideal bir boyut olduğu kanısındayım.

Küçük boyutta kitaplar sanırım çok okunuyor, az sayfada çok bilgi.

Haberin Devamı

Yazacağım kitaba sıra gelinceye kadar ben de gevezelik yaptım.

Bazı dost toplantılarında konuşmaya başlayınca susmayanlara tahammül edemiyorum, üstelik her görüşünü bir fıkrayla süsleyenlere.

Plutarkhos’un ‘Gevezeler ve Meraklılar’ın girişi benim düşündüklerimle uyuşuyor:

Gevezeliği tedavi etmek, filozof için zor ve zahmetli bir görevdir. İlaç olarak elinde bulunan logos, karşısındakini dinleyenler içindir; oysa gevezeler devamlı konuştukları için kimseyi dinlemezler. Susma gücü eksikliği olarak da tanımlayabileceğimiz ilk kusuru, dinleme yetisinden yoksunluktur.

Aynı şeyleri anlatanlar Homeros’u okusunlar:

“Ben bir daha anlatmasını hiç sevmem,

Uzun uzadıya bir kere anlattığımı.”

Berberlerin gevezeliğinin de müşterilerden geçtiğini yazıyor.

Yazın topluluklarda bulunmaktan hiç hoşlanmam, ortak zevklerden hep kaçtığım için. Bir teknenin içinde günler nasıl geçer? Öyle bir geziye katılmış Çetin Altan, kendini ilk iskelede karaya atmış.

Sevgili berberlerimizi de eleştirmeyin. Atinalıların Sicilya’daki yenilgilerini de ifşa eden bir berbermiş.

“Midas’ın Kulakları Eşek Kulakları” diye ormana söylenip her yerde yankılanan sözü de Midas’ın berberi söylemiş.

Meraklılara gelince, sürekli başkalarının ne yaptığını öğrenmek isterler.

Kediyi merak öldürdü derler.

Haberin Devamı

Ama Pascal’a göre merak olmasa birtakım icatlar olmaz.

Güzin Aker’in çevirdiği bu kitap iki bin yıl önce yazılmış.

Böyle kitaplar ayna gibidir. Bayram yalnızlığında, odamda bir tür terapi gibi geldi bu kitap.

İKİ DİLDE ŞİİR OKUMAK

Jean Cocteau ne demişti? “Şiir başka dile çevrilmez, kendi yazıldığı dile bile.”

Aşırı bir eleştiri benim için.

Sabahattin Eyüboğlu, Melih Cevdet Anday, Ülkü Tamer, Sabri Altınel, Sait Maden ve Cevat Çapan. Nice güzel şiiri onların çevirilerinden okuduk.

‘Mavi Kuşun Son Sözü’ kitabındaki çevirileri okudum.

(İngilizce – Türkçe, Türkçe – İngilizce Şiir Çevirileri: (The Last Word of a Bluebird)

Çeviren: Özgür Çavuşoğlu

Yayıma Hazırlayanlar: Mesut Şenol-Özgür Çavuşoğlu.

Haberin Devamı

Kitabın başındaki, ‘Çevirmenin Önsözü’nü okuyun, Türkçe’de şiir çevirisi üzerine iyi bir çalışma.

Özgün dille Türkçe çevirisinin bir arada bulunması, meraklısı için bir çalışma, karşılaştırma yapma olanağı da veriyor okura.

Tarık Günersel, “donanımlı şiirbaz çevirmen” diyor onun için.

Suat Karantay, çevirmen için şöyle diyor:

Çevirmenin Önsözü’nde çeviri stratejilerini anlatıyor okura. Ardından onun Amerikan, İngiliz, İrlanda ve Türk şiirinden kendi titiz çevirilerini okuyoruz orijinallerinin eşliğinde, nevi şahsına münhasır, değerli bir çalışma Mavi Kuşun Son Sözü...”

Robert Frost’un ‘Mavi Kuşun Son Sözü’ şiirinden dizeler:

“Sokağa çıktığımda

Alçak bir sesle dedi ki karga

Haberin Devamı

Ben de sizi arıyordum

Tanıştığımıza memnun oldum.

Söyler misiniz lütfen Leslie’ye

Minik mavi kuşu benimle

Haber gönderdi kendisine

 . . . .

Yaşasın dilediğince!

Bahara her halde

Dönermiş şakımaya yine!”

Kitabın ikinci bölümünde Türk şairleri var.

Behçet Necatigil’in ‘Ümit’ şiiri ile noktalıyorum:

“Ya ümitsizsiniz ya da ümit sizsiniz

Ya çaresizsiniz ya da çare sizsiniz”

Bayram tatilinde şiir zevkinizi karşılayacak bir kitap. 

(Artshop Yayınları)

Yazarın Tüm Yazıları