Paylaş
Başlıktaki sorunun cevabını tahmin ediyorum: “Yahu komşuluk, mahalle kültürü kaldı mı?” Değerli araştırmacı Artun Ünsal’ın ‘Boğaz’ın İnsanları’ (Boğaziçi’nde Tanıdık Yüzler) kitabını okuduğunuzda semtinizdeki, yakınınızdaki kişilerin anlatacak çok şeyleri olduğunu, insan öykülerinin derinliğini, içtenliğini fark edeceksiniz.
Kitap Ara Güler’in bir sözünün gerçekliğini vurguluyor: “Hayat dediğin, küçük adamların hikâyesidir.” Gerçekten de büyük edebiyat yapıtları küçük insanların hikâyeleri üzerine kurulmuştur. ‘Görünüşte sıradan’ insanların içindeki cevheri keşfetmekte usta bir yazardır Artun Ünsal. Çeyrek asırdan fazla Çengelköy’de yaşıyor. Hangi semtlerin gezginidir Ünsal? Üsküdar, Beşiktaş, Paşabahçe...
‘Önsöz’de ne diyor? “TV ekranına çıkanlar, stadyum ve arenalarda boy gösterenler, maddi varlıkları ile size ‘çene yorduran’ kişileri ister istemez önemsersiniz. ‘Vitrindekiler’dir çoğu zaman ilginizi odakladıklarınız. Tesadüfen karşılaştığınız ve görünüşleriyle sıradan saydığınız kişilerin, bir bakıma ‘sessiz çoğunluğun’ üyelerini sıklıkla önemsemez, onları yakından tanımaya ve sevmeye pek meraklanmazsınız. Güzel insanları tanımaktan sizler de mutlu olacaksınız.”
Boğaz’ın İnsanları
Artun Ünsal
Kırmızı Kedi Yayınevi
BİR BOĞAZİÇİ MOZAİĞİ
Okurken güleceksiniz, hüzünleneceksiniz, insan dayanışmasının örneklerine rastlayacaksınız, bir semtin insan haritasının zenginliğini göreceksiniz. Kitaptan bazı seçmeler:
- ‘Boksör Cemal’den Denizci ve Köfteci ‘Bal Gibi’ Olur’: Köfteci dükkânında bir müşterinin getirdiği minik kırmızı boks eldivenleri de duvarda asılıdır.
- Kandilli’nin Suna Ablası’nın lokantasının duvarındaki levhada yazıyor: “İşini, eşini beğen, ama kendini beğenme.”
- ‘Mevkinizi Bildirin Gazi Yüzbaşım’: Gazi Ünsal piyade yüzbaşısıyken emir-komuta dünyası için yaratılmadığını anlamış. İstiklal Caddesi’ne yakın bir yerde Biblioteka adlı bir kültür merkezi açmış, turist rehberliği yapmış.
- ‘Mahallemizin Fistanlı Çiçekçisidir Behice Hanım’: Diyarbakır’dan Boğaziçi’ne uzanan bir aşk öyküsü.
- ‘Kaskettten Sombreroya, Mestten Pisi Pisiye, Adres ‘Muzo’ydu’: Bir şapkacı ekseninde değişen İstanbul’u okuyun.
- ‘İyi ki Adını Sinan Koymuşlar...’: “Sinan Bey dostumuzun, Kuzguncuk’taki komşuluk döneminden beri tanıyıp âşık olduğu, ünlü ressam ve yazar Nurullah Berk’in kızı Renan Berk ile mutlu evlilikleri sürüyor.”
- ‘Hasan Berber Rock Müziği Sever’: Ünsal, küçük adamların büyük tutkularını aktarıyor bize. Hasan Berber, Zorlu’daki ‘Batı Yakasının Hikâyesi’ni görmeye gidiyor.
- ‘Yüksek Öğrenimli Çımacı Harun’: “Bir Fenerbahçe’miz bir de sevdiğimiz eşimiz, çocuklarımız var, daha ne olacak abi?”
- ‘Gündelikçilik Kolay Değil, Ama Mutludur Naciye’: Yaşamanın direnmek olduğunu bu kahramandan öğreneceksiniz.
- ‘Veznedar Şükrü Bey, Şimdilerde Tespihçi’: “Üsküdar Mihrimah Sultan Camii’nin giriş merdivenlerine yakın seyyar tezgâhında tespih satar Şükrü Gökmen. Meydandaki tarihi çeşmeye nazire, Şükrü Usta da çevrenin vazgeçilmez simasıdır. Tespih çekerken parmakların oynaması sayesinde kalbe giden damarlar açılırmış, gerçek mi rivayet mi bilemem.”
- ‘Hem Kuran’ın Hem de Bilgisayarın Dilinden Anlar Ali Hoca’: Yazı yetiştirirken bilgisayarınızın internet bağlantısı kesiliyor. Ali Hoca’yı arayın. Bakın ne diyor? “Teravih’i kıldırayım, saat on biri geçe sendeyim.”
- ‘Akrep, Yelkovan, Çark ve Zembereklerle Uğraşırken ‘Ruhu da Dinlendirir’ Saatçi Şahin’: “Lupu alnında, gözlüğü burun üstüne düşmüş, bir elinde saat, öteki elinde cımbız, tezgâhın üzerine yayılmış minnacık saat aksamıyla uğraşmasını izlemek ayrı bir zevktir.”
Bazı kitaplar sizi düşünmeye sevk eder, incelikli bir dille eksiklerinizi anımsatır. Bence bir psikoloğun görevini de üstlenir. Öyle tipler vardır ki, bir kişide bin kişinin öyküsünü bulursunuz. Eğleneceğiniz, öğreneceğiniz bir kitap.
Paylaş