Paylaş
Başlığını ezberlemişsinizdir “Gelecek artık eskisi gibi değil”! Çünkü çağın insanı, yüzyıllardır geleceğini hayal ediyor. Oysa hayal ettikleri andan itibaren eskiyor o gelecek hayali... Tam da bu hızlı bitimliliğe çare için var “tasarım”!
Tasarım, geleceğe dönük girişimler, çalışmalar, yaratmalar toplamı olarak karşımıza çıkar. Tasarlamak, ileri tarihe yönelik bir yaratmaktır temeli! Bugün birçok türün egemen kavramı, tasarım.
Tasarım geçmişi bilmek, bugünü değerlendirmek, yorumlamak ve geleceğin gündemini oluşturmak zorundadır! Bu bienal, işte bu geleceğin gündemini gösteriyor bizlere...
Bienal için hazırlanan katalog/kitabın önsözünde Bülent Eczacıbaşı, başlangıç amacını şöyle özetliyor: “İlk kez düzenlediğimiz bienal, ekonomi açısından gün geçtikçe önemi artan tasarımın kültür yaşamındaki yansımalarını araştırma ve izleyiciye bu alandaki farklı eğilimleri, akımları ve yenilikçi düşünceleri sunma hedefiyle başlatılmıştı. İkincisi ise tasarım manifestolarının tarihini gözden geçirmek ve geleceğe yönelik fonksiyonlarını sorgulamak amacını taşıyor.”
Tasarım Bienali Direktörü Deniz Ova, bienalin niteliğini şöyle özetliyor: “Tasarımın alışılagelmiş ticari kaygılarının ötesine nasıl geçtiğini keşfe çıkan bienal, tasarımın yaşam kalitesini arttırmadaki potansiyelini sorguluyor.”
Küratör Zoe Ryan, tasarım bienalinin başlığı üzerine yazıyor: “Fransız şair, yazar ve filozof Paul Valery’nin 1937’de belirttiği gibi, ‘gelecek artık eskisi gibi değil’. Valery bu eleştiriyi, ciddi toplumsal ve politik değişimlere sahne olan Birinci ve İkinci Dünya Savaşları arasındaki dönemde dile getirmişti.”
* * *
GALATA ÖZEL RUM İLKÖĞRETİM OKULU’nda özel bir rota ile geleceğin nasıl yazılacağına tanık oluyorsunuz. Hepsi dikkate değer. Ancak özellikle iki projeden söz etmek istiyorum. İlki; “Ek-Biç, Ye-İç”. Gitgide kalabalıklaşan İstanbul’daki yeşil alan ihtiyacını dikkate alan ve yoğun seviyede şehirleşmiş ortamlarda yerel gıda üretme imkânlarını sorgulayan bir proje. Bienalin ilk gününde insanlar kendi kışlık sebzelerini ekmişler bu 12 katlı bahçeye. Alıştığımız bahçelerden farklı, kütüphane sistemine göre düzenlenmiş burası. Kütüphanedeki kitapların okur kaydının ve künyesinin tutulması gibi, bu bahçe de okuru/yetiştiricisinin ve kitabın/sebzenin bilgisini alarak bu kütüphaneye bir iz bırakmalarını sağlamışlar. Burası bir apartman boşluğu! Betonarme yığınına dönen kentlerde apartman boşluklarını bile değerlendirebilmemiz gerektiğinin altını çiziyorlar!
İkincisi ise Twitter’daki “140journos” girişiminin projesi. Son yıllarda dillere pelesenk olan sosyal medyanın etkisini en güzel gösteren oluşumlardan biri belki de. 2012 yılından beri vatandaşların ürettiği ve Twitter’da paylaştığı haber içerikleriyle yayınını sürdüren 140journos, Galata Rum Okulu’nun katılımcı bir haber merkezine dönüştürmüş!
Bienalin ikinci bölümü ise Antrepo 7’deki AKADEMİ PROGRAMI sergisi. Bir yıl önce bienal teması bildirilen üniversite ve diğer akademik kurumların “gelecek tasarımları”nı bir arada sunan bir sergi alanı. Bu bölümde Polonya Tasarımı: UNCUT da mutlaka görülmeli... Bu bölüm ziyaretçilere, akademik çevrenin gelecek tahayyülünü göstermesi ve akademik çevrelere de birbirlerinin çalışmalarından haberdar olmalarını sağlaması açısından ayrıca değerli.
* * *
2. TASARIM BİENALİ, pazar akşamı sona eriyor. Bu hafta sonunuzu bienale ayırın ve geleceği bugünden görün! Çünkü o gün geldiğinde eskisi gibi olmadığını fark edeceksiniz...
Paylaş