Gazeteci bir denizci midir? Her limanda bir sevgilisi mi vardır?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
MEHMET Y. YILMAZ'ın yazılarını okurum, kendine özgü lezzetini severim.
Onun gazete dilinin yalın üslubunun arkasına; bilgisini, okuduklarını gizlediğini farkederim.
Kırmızıyı Seçtim-Aşk Mavinin Altındaydı adlı kitabında yazılarını toplu halde okuyunca, aşk teması çevresindeki çeşitlemelerinin, günlük gazete yazısının yüzeyselliğini aşıp deneme düzeyine vardığını gördüm.
Hep tartışılan konu.
Günlük gazete yazıları kitap yapılmalı mı?
Yapılmalı ama bir şartla.
Hasan Bülent Kahraman'ın bir eleştirmen titizliğiyle seçmesi şartıyla.
Mehmet Y.Yılmaz'ın yazıları, aşka geniş açıdan bakmaya, düşünmeden çok yaşamaya çağırıyor.
Yüreğinizde hissettiğinizi, kafanızın denetiminden hem geçirip hem geçirmemeyi tavsiye ediyor. Birbiriyle çelişir gibi görünen, insan kaosu için en uygun esneklik bu.
Yazılarda, satır aralarına serpiştirilmiş, bilgiçlik taslamadan bize sunulan önemli bilgileri de unutmayın. Yazıları güncellikten kurtarıp kalıcı kılan malzeme onlar.
Aşkın her çeşidi üzerine yazılmış... Evlilik, yasak aşk, tutkular. Aşkın bütün arkeolojisi.
Mehmet Y.Yılmaz'ın yazılarında sisli bir ben'i duyumsarsınız.
Nasıl bir ben?
Mehmet Y.Yılmaz'ın, evli bir erkeğin aşk konusundaki düşüncelerinin değerlendirilmesini, başka bir evli erkeğin Ertuğrul Özkök'ün Evli bir erkek aşk yazısı yazabilir mi yazısından okuyalım:
‘‘Evli bir gazetecinin yazdığı aşk yazılarının muhatabı kimdir?
Eşi mi?
Gizli bir sevgili mi?
Yoksa muhayyel bir kadın mı?
Veya yüzüne muhayyel bir kadın maskesi takılmış, zorla taktırılmış biri mi?
Dedim ya kendimden çıkartıyorum.
Evli bir erkeğin yazdığı aşk yazısının muhatabı kimdir?
İsterseniz bu sorunun cevabını vermeyelim.’’
Bazı kitaplar vardır ki, gün ışığının ve aylı gecelerin izdüşümü biribirine karışır.
Masa başında yazılmışlığın ardında, günah hücresi notlarını andırır bölümleri vardır.
Hiç bir aşk yazısı şeffaf değildir.
Edebiyatçıların gazete yazarlığı deneyiminden geçmelerini salık vereceğim.
Küçük bir haberden yola çıkıp, bütün dünyayı kapsayan bir deneme yazabilme yeteneği kazanıyorlar.
Kısa bir yazıda, yoğunluğun sırrını yakalayıp, çok şey söyleme ustalığı da cabası.
Mehmet Y.Yılmaz'ın yazılarının kurgusundan söz edeyim.
Bir konudan, bir kitaptan, bir haberden giriyor yazıya, onu başka malzemelerle, referanslarla, kaynaklarla besliyor.
Evlilik ve aşk labirentlerinde, ışıldakları okurun üstüne çeviriyor. Gene de aydınlık, ona da vuruyor.
Sadece aşk mı bu yazıların konusu, sadece evlilik mi, sadece kadın-erkek gelgitleri mi? Hayır, bunların uzantısında bütün bir yaşamımız.
Elbette dünya görüşü denince statik, değişmeyen bir kavramdan söz etmiyorum, her gün yeniden, duygularla, bilgilerle tazelenen bir bakış.
Aşkı; ulaşılmaz, kavuşulmaz sadece Mecnun'un uhdesinde bir kavram olarak bırakmayıp, gündelik hayatın içine sokuyor.
Mehmet Y.Yılmaz'ın İnanç da, Sevgi de Aklın Yolunu İzlemez yazısından bir cümleyi buraya almalıyım.
Bazı alıntılar, kitabın anahtarı olabilir:
‘‘Hesse, 'Başka nedenler bahane edilse de, hayatta yapılan şeylerden pek çoğu kadınlar için yapılır,' diyor.
13 kelimelik bu cümle bütün hayatımın özeti ve sonucu sanki. Hem başımdan geçen her şeyi açıklıyor, hem de hayatımın bazı dönemlerinde bazı kadınlar için yapamadığım bazı şeylerin benden neler alıp götürdüğünü hatırlatıyor.’’
Kadın, Kadının Kurdudur. Evet, ben bunu deneyimlerimle yaşadım.
Hey Yıllar! Yenilmedim Size... yazısını da beğendim.
Her limanda bir sevgilisi mi vardır gazetecilerin? sorusunun cevabını Uzağa, Mümkün Olduğunca Uzağa yazısında buldum.
Yazar Corto Maltese gibi, nereye sorusunu, aynı onun gibi, Uzağa, diye cevaplıyor.
Aşk nedir?
Mehmet Y.Yılmaz'ın kitabında, yazarıyla birlikte bir arayışa çıkacaksınız.