ÜNİVERSİTE yıllarımın unutamadığım kişiliklerinden biri de ebediyete uğurladığımız felsefeci Arslan Kaynardağ’dır (1923-2008).
O da bildiklerini, inandıklarını söyleyen, yazan, bunun bedelini de yakınmadan ödeyen kuşaktandı.
Ben tanıdığımda, Sahaflar Çarşısı’nda bir kitap sergisi vardı, yanlış anımsamıyorsam büyük bir masa üstünde kitapları sergilerdi.
Sonraları bir dükkán kiraladı, Elif Kitabevi’ni açtı.
Yaşamının ayrıntısını Zuhal Köseoğlu’nun Bir Felsefe Áşığıyla Candan Bir Söyleşisi’nde bulabilirsiniz.
Ben okuduklarımın bir bölümünü kütüphaneci dostlarıma, bir bölümünü de iyi, bilgili kitapçılara borçluyum.
Arslan Kaynardağ, bu tür bir kitapçıydı.
Ama o yazardı.
Gittiğimizde bize kitap tavsiye eder, neyi niçin okumamız gerektiği konusunda bizi aydınlatırdı.
Ondan aldığım ilk kitap, Will Durant’ın The Story of Philosophy’siydi.
Bir yılbaşı gecesini o kitabın bana verdiği mutlulukla geçirmiştim.
* * *
BİLGİLİ insanların, bilgilerini başkalarıyla bölüştükleri oranda topluma yararlı olduğu inancındayım.
O da bildiklerini anlattı, yazdı, felsefeyi ve felsefecileri sevdirdi.
Birçok kişi felsefeye merak sardıysa, Türkiye’deki felsefecileri öğrendiyse, bunda onun payı büyüktür.
Kaynardağ, yukarıda adını andığım konuşmasında felsefeyi şöyle tanımlıyor:
"Felsefe, insanı düşünce, bilgi ve kültürün önemli yönleri üzerinde bilgilendirip aydınlattığı gibi, kavramları sorgulamayı da öğretir. Bildiğimizi sandığımız kavramların çoğunu bilmediğimiz, felsefe yaparak ortaya çıkar.
Nelerin gerçek, nelerin yapay sorun olduğu da felsefe ile daha iyi anlaşılır."
Kırk üç sayı Kitap Belleten’i çıkardı.
Mustafa Günay’ın belirttiği gibi, felsefenin kurumsallaşması için emek verdi.
Birçok felsefe sempozyumu ona adandı, onur konuğu olarak o toplantılarda bulundu.
Doğan Özlem’in Felsefe Dünyamızda Örneği Olmayan Bir Çalışma: Felsefecilerle Söyleşiler yazısında, Arslan Kaynardağ’ın söyleşilerinin önemini, kitabın işlevini anlatmaktadır:
"Kaynardağ’ın söyleşileri, yalnızca kendileriyle söyleşilen sekiz hocanın yaşamları, felsefi görüşleri hakkında okuru bilgilendirmekle kalmıyor; okurun, ülkemizin 1930-1980 arasındaki yarım yüzyılın kültürel atmosferi hakkında da bir fikir edinmesini sağlıyor."
* * *
ONU kitaplarıyla anacağız, bize felsefeyi sevdirdiği için de unutmayacağız.