Paylaş
Almanya’da Beethoven Akademisi’nin kendisini değer gördüğü, 2016 Uluslararası Beethoven İnsan Hakları, Barış, Özgürlük, Yoksullukla Mücadele ve İçselleme Ödülü, önemli bir müzik ödülü. Ama ben ödülü aldığından çok, ödül gecesi çaldığı bestesi için kutluyorum.
Çok dinlediğim, iyi bildiğim iyi piyanist/besteci Fazıl Say’ı övmem için ödül gerekmiyor. Ben, onu önemli Türk şairleri üzerine beste yaptığı, bizim bestecilerimizi yurtdışında çaldığı için övüyorum.
Her zaman söylerim, iyi icracılarımız bizim bestecilerimizi yurtdışında çalmalı, onları tanıtmalı.
Ödül gecesi, Âşık Veysel bestesini çaldı. Eminim ki dinleyiciler Türk bestecilerini artık merak etmeye başlayacaklardır.
Yanlış anımsamıyorsam Fazıl Say, daha önce de yurtdışında Ulvi Cemal Erkin’i çalmış, çaldırmıştı.
Okurlarım bilir. Ben vefa duygusunu, duyguların en yücesi sayarım.
İşte bu yönüyle de ona bir teşekkür gönderiyorum.
Dün Hürriyet Cumartesi’de hakkında yazdığım Can Almanak’ta hocası İlhan Baran için yazdıkları, çok başarılı bir portre çalışmasıydı.
Kimi sanatçılar zirveye çıktıklarında başarılarının rantını yerler, hem vefa duygusundan uzak hem yeni bir şey katmadan çaldıklarıyla, mirasyedi gibi davranırlar. Ama o her zaman yeniliğin, güzelliğin peşinde koşuyor. Yaptıklarıyla vefanın ne olduğunu gösteriyor.
***
SAYGIN müzik dergilerinde yıllardır CD’lerinin reklamını görüyorum, hakkında çıkan yazıları okuyorum.
Ünlü müzik dergisi Gramophone’da* piyanosunun başında bir fotoğrafı, altında bir yazı: “Fazıl Say, Warner Classics için bütün Mozart piyano sonatlarını doldurdu.”
Aynı sayıda CD için uzun bir eleştiri yazısı yer alıyor.
Mozart’ın Rondo Alla Turca’nın (Türk Marşı) farklı icrasına değiniyor.
Ben birçok sanatçıdan bu parçayı dinledim, iki farklı icra benim için en güzellerindendir. Biri Vladimir Horowitz’in çalışı diğeri de Fazıl Say’ın icrası.
Tiyatronun büyük ustası Macide Tanır, nurlar içinde yatsın, Fazıl Say için bakın ne demişti: “Elleri yüreğinin emrinde.”
Yazdıklarına, çaldıklarına, bestelerine baktığım zaman, onun için söylenecek en doğru söz bu olsa gerek!
Her ödül, bir sanatçının başarılarına yeniden dönüp bakmamızı sağlar. Daha önce Fazıl Say ne demişti?
“Büyük bir kamyonun arkasına piyanonu koyup Anadolu’nun en ücra köşelerinde, gerekirse köy meydanlarında konser vereceğim.”
Verdi de.
O dönem yaptıkları üzerine rahmetli Tuğrul Şavkay’ın Fazıl Say yazısını hatırlıyorum hâlâ...
Ben sanatçıların görüşlerini özgürce ifade etmelerinden yanayım. Çünkü onlar her zaman daha iyi bir dünyanın özlemiyle konuşurlar!
Bunu da bir not olarak yazıma koymalıyım.
***
YAZARKEN, iki CD’sini dinledim. Beethoven Ödülü’nü aldığı için Gianandrea Noseda’nın yönettiği Frankfurt Radyo Senfoni Orkestrası eşliğinde çaldığı 3 Numaralı Piyano Konçertosu’nu. Ve Howard Griffiths’in yönettiği Zürih Oda Orkestrası eşliğinde çaldığı Mozart’ın 12, 21, 23 numaralı piyano konçertolarını... Bu ülkenin en yürekli ellerini bir kere daha kutluyorum.
(*) Gramophone, November 2016, s. 61-62.
Paylaş