Fazıl Say'a beste yaptırtan Mozart'ın rondo Alla Turca'sı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
BİR haftadır evdeki ve gazetedeki çalışma odamda iyi piyanist, besteci Fazıl Say'ın Mozart'larını dinliyorum.
Mozart'ın 12, 21, 23 numaralı piyano konçertolarını yorumladığı CD'de, Fazıl Say'a Howard Griffiths yönetiminde Zürih Oda Orkestrası (Zürcher Kammerorchester) eşlik ediyor.
Diğer CD'de de Mozart'ın piyano sonatları var.
Ama Fazıl Say, Mozart'ın ülkesi Viyana'ya, ona bağlılığını, sevgisini kendi bestesiyle göstermeye gidiyor. Viyana'dan çağdaş, uluslararası estetik bir sınavın başarılı fatihi olarak dönecek.
Viyana Kutlamaları Komitesi'nce çağrılan besteci/piyanistimiz Patara adlı bale bestesiyle katılıyor etkinliklere.
Viyana'daki basın toplantısında 60 eleştirmen, bu 'Yeni Eser'i övdü.
Mozart Yılı'na Türk icracılarının onun eserlerini Türkiye'de ve dünyada çalmalarına elbette sevinirim ama Fazıl Say'ın kutlamalara bir besteyle katılmasından farklı bir mutluluk duyarım.
İki kişilik bale eserinde, besteci Mozart'ın ünlü Türk Marşı'ndan (Alla Turca) yararlandığını, Batı enstrümanı olarak piyanoya, ses olarak sopranoya (Burcu Soysev), neye (Celálettin Biçer), kudüme (Aykut Köselerli) yer verdiğini söylüyor.
Fazıl Say, Mozart'ı nasıl değerlendiriyor, nasıl yorumluyor? Anlamak, algılamak için onun "Uçak Notları" (s.81, Müzik Ansiklopedisi Yayınları) kitabındaki Mozart bölümünü okumanızı isterim. Hele Alla Turca için düşünceleri, hem yeni bestesine hem Mozart'a uluslararası bir Türk müzikçisinin bakışına açıklık getiriyor.
Kitaptaki yazısının başına Albert Schweitzer'in dáhi müzikçiyi anlatan sözünü almış:
"Bütün dáhiler göklere uzanır.
Mozart ise gökten inmiştir."
* * *
FAZIL SAY, aralarında ruh akrabalığı bulunan, Mozart'ı derinlemesine, hüzünlü bir duyguyla çalıyor. Çalıyor sözü yeterli mi? Her iyi icracı aslında bir yaratıcıdır. Hele onun gibi aynı zamanda besteci olan biri için yorumdaki yaratıcılığın payı büyüktür.
Dünyada birçok besteci, yeni zamanda bestelerinde ülkelerinin enstrümanının sesini de katıyor, Batı ile Doğu'nun birleşiminden yeni özgün bir tını çıkıyor ortaya.
Patara'yı bu açıdan değerlendirmek gerekir. Batı müziğinin usta bir icracısının, besteci yönünün bir büyük müzikçiye saygısını göstermesi Türkiye açısından sevinilecek bir yaratıcılık.
Fazıl Say, Mozart'ı çalarken, hiç kuşkusuz kendisinin de 2 yaşında müziğe başladığını anımsadığında, onunla aralarında bir gelgit duygusunu yaşıyordur, o da icrasına siniyordur.
* * *
MOZART YILI'nda Mozart'ı Fazıl Say'dan dinleyin. Dilerim bestesi de burada çalınır, Türkler de onu alkışlar.