Kapıdan salona kadar gidenleri izlediğimde, oraya gelenlerin müziğin yanı sıra kitap aldığını da gördüm.
Dinleyicilerin bir bölümü sahnede oturmuştu, çok güzel bir görüntüydü. O gecenin konserinin bütün içtenliğini, sıcaklığını yansıtıyordu.
Sanırım böyle gecelerin DVD’si yayınlanmalı, herkes hem o konseri dinlemeli, hem de o eşsiz geceyi belleğine kaydetmeli.
* * *
FAZIL SAY, düşüncelerini açıklayan, yazan, mektup gönderen bir sanatçı. Öyle bir ortamda yetişmiş, çocukluğunun geçtiği evde aydınları tanımış.
Ankara’nın cumhuriyetçi atmosferini yaşamış.
Bazen onun yazıları, mektupları, konuşmaları eleştirilir.
Ben bu bakışa karşıyım, herkesin bütün vatandaşların, tepkisini, sevgisini, reddini yansıtma hakkı var da, neden onun yok.
Her şeyi herkes yazıyor, bir tek Fazıl Say mı bu özgürlükten uzak kalacak, bir tek o mu notaların arkasına gizlenip, toplumun gidişatı üzerine konuşmayacak?
İki Almanya’nın birleşmesi döneminde etkin rol oynayanlardan biri de, o zaman Leipzig Gewanhaus’un şefi Kurt Masur’du.
ÇYYD neyi amaçlıyor?
Daha çok kişinin okumasını, eğitimin herkesin hakkı olduğunun bilinmesini.
Eğer o amaç bütün Türkiye’de gerçekleşse, hiç kuşkunuz olmasın Mardin Katliamı olmazdı. İnsanlar, olaylara, sorunlara, eğitilmemiş duygularla, tartışılmayan geleneklerin kölesi olarak bakmazlar, akılcı yaklaşımı benimserler.
* * *
BAZI günler, geceler vardır ki, insanın yaşamında iz bırakırlar. Ben de oradaydım demek, onurlu bir tanıklığın simgesidir.
Hiç olmazsa ben de seyrettim, dinledim, yazdım diyerek orada bulunamamanın tesellisini yaşıyorum.
Türkán Saylan’a sağlıklı, uzun bir ömür, Fazıl Say’a da iyi konserler diliyorum.