Fazıl’ın dünyası, dünyanın Fazıl’ı

Birçok sanatçının yaşamını, yaşam aşamalarını bilmeden onun sanatını, başarısını bilemeyiz. ‘Piyanist - Besteci - Dünya Yurttaşı Fazıl Say’ kitabı dünyaca ünlü Türk bestecinin yaşamını büyük bir rehber niteliğiyle sunuyor.

Haberin Devamı

Fazıl Say’ı bütün dünya, iyi bir piyanist, iyi bir icracı, bir virtüöz ve besteci olarak tanıyor. O her zaman bir sanatçı sorumluluğu taşımıştır. Ülkesinin sorunları üzerine düşüncelerini, eleştirilerini kamuoyuna açıklamıştır. Bu yüzden de zaman zaman tepki görmüştür.
Jürgen Otten’in yazdığı ‘Piyanist - Besteci - Dünya Yurttaşı Fazıl Say’ kitabı, onu çeşitli yönleriyle okura, dinleyiciye tanıtıyor. Otten, doğumundan bugün zirveye çıkışına kadar önemli dönüm noktalarını yazmakla, onun yalnız müzikçiliğini değil, müziğe yansıyan duygu dünyasını da gözler önüne seriyor.
Say’ın yetiştiği ortamı babası Ahmet Say, Önsöz’de usta bir dille ve kapsamlı özetlemeyle anlatıyor. Zamanın siyasal, toplumsal ve sanatsal panoraması o yazıda, bize sanatçının/bestecinin konumunu tanımlıyor: “Bir dünya piyanisti ve dünyaca ünlü bir besteci olarak 1970 doğumlu Fazıl, doğru bir ülkede, doğru bir zamanda doğmuştu. (...)
Cumhuriyet dönemi öncesini şundan ötürü es geçmek istiyorum: Eğer Fazıl, Osmanlı Devleti’nin herhangi bir yüzyılında doğsaydı, yeteneği sarayda duyulur, geleneksel sanat müziğimizin değerli bir bestecisi olurdu. Ama öteki yüzlerce saray bestecisi gibi, dünya onu tanımazdı. (...) Bu soruyu cevaplamak kolaydır: ‘Siyasal örgütler’den kastedilen ‘partiler’ olduğuna göre, cevap çok açık: Fazıl, bütün partilere uzak durduğu için, belli bir parti ya da partiler tarafından desteklenmiş değildir. Partilerin tabanından yurttaşlar, konserlere kendi kültürel bakışları doğrultusunda ilgi göstermiş veya göstermemiştir. Zaten konser dinleyicisini siyasal yönden ‘şu görüşten’, ya da ‘bu görüşten’ diye ayırmak olanaksızdır. Konser dinleyicileri bütünüyle müzikten yanadır.”

Haberin Devamı

EDEBİYATÇI BABA

Birçok sanatçının yaşamını, yaşam aşamalarını bilmeden onun sanatını, başarısını bilemeyiz. Hele zirveye çıkan gerilimli yolda yaşamdan kırıntılar, bize büyük bir rehber niteliğiyle sunuluyor.
Gerçekten o dönemin Ankara’sı entelektüel bir başkentin izlerini taşır. Babası Ahmet Say’ın da müzik ve edebiyat dünyasından gelmesi, Fazıl Say’ın aydın bir müzikçi olarak yetişmesini sağlayan unsurların başında gelir.
Daha sonraki bestecilik çalışmalarında edebiyat dünyasının seçkin adlarının yanı sıra, toplumcu olanları seçmesi de bu ortamın yönlendirişiyle olmuştur.
Piyanist olarak bütün dünyanın övgüsünü kazanırken, kendisine beste ısmarlanan, yabancı dinleyicilerin de yeni bestelerini beklediği bir düzeye çıkmıştır.
Bütün bestelerini dinlediğim için bu açıdan yalnız Türkiye değil dünya açısından da özelliğine değinmeliyim. Her ulusun bestecisi, kendi ülkesinin kentlerini, doğasını, insanını tanıtır.
Jürgen Otten, onun icracı ve besteci olarak portresini çizerken, müzik dünyasındaki birçok ünlü ismin de yorumlarını, eleştirilerini bu kitaba almakla, onu geniş açıdan tanıtıyor bize.
Türkiye’yi, yaşadığı kenti, İstanbul’u tanıtan bestelerine kitapta ağırlık vermesi, onun dünyaya bizi tanıtmasının derecesini de saptamamızı sağlamaktadır.
İnsanın yaşamında karar ânı vardır, bu karar bütün bir ömrü biçimlendirir. Fazıl Say’ın da Türkiye’ye dönme kararı böyle açıklanabilir. Yurtdışındaki öğrencilik yılları, konserleri, konserlerle ilgili değerlendirmeler Otten’in kitabında tüm detaylarıyla anlatılıyor.

Haberin Devamı

BIRAKIP GİDEMEDİ

Kitaptaki röportajların Türk ve dünya dinleyicisine derinlikli bir Fazıl Say portresi tanıttığı konusunda şüpheniz olmasın.
Ülkesini bir gün bırakıp gideceği konusu, kitapta etraflıca işlenmiş, onun şikâyeti burada devletle arasındaki soğukluk. Çünkü devlet orkestralarıyla çalamamaktadır, onun eleştirilerine tahammül edememektedirler. Yaşanan olaylar ve onun bu olaylar karşısındaki kırgınlığını, bir sanatçının özgürlüğü ve özgürlüğe olan düşkünlüğü açısından okuyun.
Ancak, o bir sanatçı duygusallığıyla ve elbette sorumluluğuyla, çocuğunu ve ülkesini düşünerek burada kalıyor. Bizim yapacağımız ona burada kalma koşullarını sağlamak.
“İstanbul’da kalıp kalmama konusuna gelince; burada biraz özel hayatımdan bahsetmem gerekecek: Sekiz yıl önce eşimden ayrıldım; bir kızımız var. Eğer yurtdışına gidersem, kızımız ya babasız ya da annesiz kalacak. Anlayacağınız böyle kolay kolay alıp başımı bir yere gidemem. Fakat daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalırsam o zaman bu konuyu tekrar düşünürüm.”
Uluslararası değerde, mesleğinin zirvesinde bir Fazıl Say’ı yorumlarla, söyleşilerle tanıtan bir kitap. Mutlaka okunmalı.

Haberin Devamı

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Douwe Draaisma / Aklın Çıkmazları / YKY
Salâh Birsel / Dört Köşeli Üçgen / Sel Yayıncılık
Zeki Tez / Lezzetin Tarihi / Hayy Kitap
Peter Ackroyd / Platon Günlükleri / Monokl Yayınları
Turgay Anar / Mekândan Taşan Edebiyat / Kapı Yayınları

Yazarın Tüm Yazıları