Fatma Tülin Mısır’ı gördü mü?

FATMA TÜLİN’in Teşvikiye’deki Milli Reasürans Sanat Galerisi’ndeki sergisini gezdim. Bu ayın sonuna kadar açık. Resim çizgisinde olgunluğun, oturmuş bir dünya görüşünün (dünyaya bakışın) ürünleri bunlar.

Zaman-Kişi-Mekán başlığını taşıyan sergide beni hemen etkileyen üç duvarı da kaplayan bir resimdi.

Bir nehrin akışını mı, yoksa bütün bir hayatı mı simgeliyordu? Onun önünde durun, onunla bir hesaplaşmaya gireceksiniz. Bunun içinde sanat tarihi de var, insanlık tarihi de. Bence bunlardan çok daha baskını kendi hayatımız.

Resim ıssız bir şehri mi, terk edilmiş bir kıtayı mı çağrıştırıyordu? Yalnızlığı mı, küskünlüğü mü, ebedi bir depresyonu mu? Ne olursa olsun bir değişimi, bir sürekliliği inkár edilmez biçimde karşınıza getiriyor.

Yazımın başlığının esin kaynağı, sergiyi gezerken Aláeddin Aksoy’un Fatma Tülin’e söylediği bir söz: Resmin Mısır imgesini anımsatması.

Birden o söz üzerine, uçakla Mısır’da Assuan’a giderken gördüğüm manzarayı anımsadım. Uçak alçalırken, sapsarı çölün içinde sadece Nil ve çevresindeki yeşillik görünüyordu. Sarının içinde, bu zamansızlığı ve şimdiki zamanı çağrıştıran büyüyü yakalamaya çalıştım.

Sanatın birikimle, yaşamla buluştuğu noktayı sanatçının keşfedişi, dedim.

Zaman-Kişi-Mekán ilişkisi gündelik yaşamımızda oluşur, sonra belleğimize tırmanır, daha sonra da bir sanatçının yaratısıyla, hayatların içine oturur.

Fatma Tülin’in kataloğa yazdığı giriş; resimlerin anlaşılması için değil, bir oluşum sürecini, bir yaratış zaman dilimini vurgulamayı amaçlıyor:

‘Hep bir arada olan, birbirinden koparılmaz, ayıklanmaz üçlü...

Paris’te yıllardır aynı otelde kalırım. Yüzümdeki değişiklikleri bir tek o otelin aynasında görürüm. O mekán zamanıma ayna tutar.’

Saint Nazaire’e 1995 yılında gittim ilk kez. Fransa’nın Atlantik kıyısında önemli bir liman olan Saint Nazaire’e.’

Fatma Tülin
’in yazısından sonra, Levent Çalıkoğlu’nun, Zeynep Yasa Yaman’ın yazılarını da okuyun.

* * *

SERGİDE Saint Nazaire limanından çekilmiş fotoğraflar var. Neyi söylüyor bu fotoğraflar?

Resimlerle karşılaştırdığınızda bunun bir izlenim olmadığını, zaman ve mekánın içine insanın kendi tarihinin yerleştirilişini.

Resimlere bakarken, kendimi roman sayfaları arasında buldum. Bunlarda bir acının, hüznün, korkunun izdüşümünü sezdim. Onun yazısını yazdım zihnimde.

Görsel düşünme ile edebi düşünme arasındaki farkı, sanatçının bana bıraktığı özgürlük paydasının genişliğini düşündüm.

Fatma Tülin, mekánın yaptığı uyarmalardan söz ediyor ve garip depresif bir gökyüzüne baktığını söylüyor.

Ben ne kadar değişmişim sorusunu, yarattıktan sonra fark ediyoruz, diyor.

* * *

FATMA TÜLİN’in, Zaman-Kişi-Mekán sergisini görün. Resmi bilin bilmeyin, hiç önemli değil, bunlar sizi hayatın/hayatınızın içine çekiyor.

Direnilmez bir merkezkaç kuvvetiyle.
Yazarın Tüm Yazıları