12 Mart’ın kara bulutları Cumhuriyet Gazetesi’nin üzerine çöktüğü günlerde bir gün Nadir Bey (Nadir Nadi) gazeteye gelir, içeri almazlar, babasının kurduğu gazeteye onu sokmazlar.
Nadir Bey’e bir gün sormuştum? "Peki ne yaptınız?"
"Eve gidip kemanımla Bach çaldım" demişti. Her öfkelendiğimde, her kızgınlığımda, bunaldığımda, bu hareket, beni zarafete, nezakete çağırır.
Acaba kaçımız öfkelendikten, babamızın binasının kapısından içeri girememek gibi bir durumla karşılaştıktan sonra ne yaparız? İyi bir kişilik anketi olurdu.
Bu sorunun yanıtını bulmada, hepinize Nadir Bey örneğini anımsatıyorum.
Gramophone müzik dergisinde, müziği bilen, bir alet çalan siyasetçilerin listesini görünce hemen benim aklıma Türk siyasetçileri geldi.
İki kişinin dışında müziğe ilgi gösteren bir ad bulamadım:
Biri Atatürk, diğeri de İsmet İnönü. Atatürk, kendi zevkini aşarak çoksesli batı müziğini getirdi, orkestra kurdu, operalar besteletti.
İnönü, konserlere gitti, çello dersleri aldı. Ben siyasi yıkımlardan, öfkelerden, kızgınlıklardan sonra, ruha, zihne şifa veren, insanı dinlendiren, teskin eden tek sanatın müzik olduğu konusunda ısrarlıyım.
HANGİ SİYASETÇİLER MÜZİKLE İLGİLENİYOR, BİR ENSTRÜMAN ÇALIYOR
BREZİLYA Kültür Bakanı Gilberto Passos Gil Moreira, gitarist, şarkıcı ve şarkı sözü yazarı. Üstelik Grammy Ödülü’nü kazanmış.
Alman Şansölyesi Helmuth Schmidt’in, Bach, Mozart’ın eserlerini seslendirdiği CD’leri var. İyi bir piyanist.
Eski Amerikan Başkanı William Jefferson Clinton, saksofon çalıyor, üstelik bir müzik aletini seçim kampanyasında kullanan ilk politikacı.
Eski İngiliz Başbakanı Edward Heath, piyanist, orkestra şefi, koro şefi, müzik üzerine bir kitabı da var. İstanbul’da orkestra yönetmişti, ben de dinleyiciler arasındaydım.
Şimdiki ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, iyi derecede piyano çalıyor, Schumann ve Brahms icralarında iddialı.
Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair, öğrenciliğinden beri gitar çalıyor, Downing Street’i (Başbakanlık Konutu) telefonla arayanlar, beklemelerde onun gitarını dinliyorlarmış.
Eski Fransa Cumhurbaşkanı Giscard D’Estaing’un en sevdiği şey, akordeonuyla halk şarkıları çalmak. "Müzikte yanlış notalar çaldım ama politikada yanlış notalara basmadım" diyor.
ABD’nin üçüncü Başkanı Thomas Jefferson, keman ve viyolonsel çalıyor. Müziğin ruhunu dinlendirdiğini, onu barbarlıktan koruduğunu söylermiş.
ABD’nin 33. Başkanı Harry S.Truman, dinlenecek derecede bir piyanist. Her gün iki saat çalışırmış.
Şimdi vereceğim ada şaşıracaksınız: Zalim diktatör İdi Amin bile akordeon çalarmış.
Şimdi bir sorunuz olabilir? Bunca yoğun, ciddi iş arasında bunu nasıl yaparlarmış? İşte bu soru biraz doğululara özgü. Hayatı, işi ciddiye almayı yanlış algılıyoruz, gösterişli biçimde yorumluyoruz. Çoğumuz sazımızla, enstrümanımızla toplum karşısına çıkamıyoruz. Çünkü genlerimizde bunun ciddiyetimizi zedeleyeceği anlayışı var.
Oysa hobi, insanı hem dar dünyadan ayırır, hem de başka açıdan bakmasını sağlar, hele bu müzikse.
Ben herkesin, özellikle politikacıların bu yazıyı okuduktan sonra, bir özeleştiri yapacaklarını, işlerinin üzerine fazla katlandıklarını anlayacaklarını umuyorum.
* * *
TARİHTEN örnekleri bir başka yazıya bıraktım. Yazımın cuma günü yayınlanmasını planladım. Çünkü hafta sonu umarım siyaset adamlarımız, devlet büyüklerimiz, kendilerini müziğe verirler, belki de bir enstrüman öğrenmeye kalkışırlar.
Bana kalırsa önce bunu yapsınlar, sonra konuşsunlar, üsluplarının değişeceğine inanıyorum.
Yazımda yararlandığım kaynak: My Top 10, Musical Politicians (Müzikçi Politikacılar), Jeremy Nicholas, Gramophone. 17, September.