BENİM gibi kapalı mekánlarda yaşamaktan hoşlanan birinin, bir tekne içinde deniz ortasında kalması çağrışımları tahrik etmek için yeterli.
Duygularımı edebiyat aracılığıyla yaşadığımdan, denizle ilgili en küçük bir serüvenim bile yok.
Balinaları Herman Melville’den, köpekbalıklarını Peter Benchley’den okudum. Açık denizlere dair korsanlık öyküleri benim hayal gücümü geliştirdi ama evcilliğe yatkın ruhumdan olsa gerek hiçbir zaman kendimi onların yerine koymadım, ah ben de bunları yaşasaydım demedim.
Korsanlar açık denizlerde bir tür adaleti mi savunurlardı? Osmanlılar onlara da bir devlet görevlisi olarak bakarlarmış.
Küçük bir koyda yalnız başınayım. Türk şiirinden denizle ilgili dizeleri bir bir belleğimden süzüp dilime getiriyorum.
İkisini hiç unutmuyorum. Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘Açık Deniz’ini, Ali Mümtaz Arolat’ın ‘Bir Gemi Yelken Açtı’sını.
En evcil koylar bile insanda bir başka, yaşadığın mekandan, somutluktan kurtuluşu simgeliyor.