HAMBURG doğumlu Türk yönetmen Fatih Akın'ın Duvara Karşı (Gegen die Wand) filmiyle Uluslararası Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı Ödülü kazandığını gazetelerde okumuşsunuzdur.
Ben bu başarıyı EuroTürk'ün zaferi olarak nitelendiriyorum.
Avrupa'da yaşayan bir Türk asıllı yönetmenin, Türk oyuncularla birlikte kazandığı uluslararası bir ödül. Avrupalı Türklerin, Türk Avrupalıların sanattaki yükseliş çizgisinin önemli bir örneği, kanıtı.
Bir ırkın saflığını iddia uğruna dünyayı kana boyayan Hitler Almanyası'nda kozmopolit değişimin yedinci sanata, çağdaş bir anlayışla yansıması.
Biyografisini okuduğumuzda; onun bugüne kadar birçok uluslararası ödül aldığını öğreniyoruz.
Amerika'da Hispanic kitlenin varlığı, onların dilinin de kullanılmasını, konuşulmasını sağlamıştır. Sinema dili de buna dahildir.
Fatih Akın'ın, Ferzan Özpetek'in başarıları, küresel kavramının en çok nüfus dağılımında kendini gösterdiğini ispatlıyor. İnsanla ilgili her şeyin her enlem ve boylamda ortak bir haritası olduğu gerçeğine en çok sinema inandırıyor.
Fatih Akın'ın yaptığı filmlerden ikisini seyrettim. Gerçekten onun söylediği gibi, Türkiye ile Almanya arasında bir köprü.
Filmlerinde başta Mehmet Kurtuluş olmak üzere Türk oyuncular yer alıyor. Ödül kazanan son filminde olduğu gibi.
Çünkü artık toplumların bir arada yaşamaları, onların ortak davranışlarını, farklı özelliklerini bir bütün içinde sergiliyor. İlle de yapay uyum olması gerekmiyor, çünkü farklılık sanatı doğuran en önemli neden.
* * *
FATİH AKIN'ın seyrettiğim iki filminde de, Almanya'nın Türkiye'deki uzantıları ya da Türkiye'nin Almanya'daki uzantıları dikkatimi çekti.
Sanırım bu bakış da, ruhsal bir kozmopolitliği getiriyor.
Gerek Temmuz'da filminde gerek Kısa ve Acımasız'da bu açıkça kendini belli ediyor.
Kahramanlarında Türkiye özlemini bazen açık bazen derinden hissettim. Akın'ın trajik mizahı -humour demek daha doğru- onun gerçekçilik konusundaki çizgisini kalınlaştırıyor.
Kısa ve Acımasız'da biri Türk, biri Sırp, biri Yunanlı göçmenlerin olumsuz bir ilişki yumağındaki varoluşları, yabancı bir toplumda dayanışma duygularını da çelişkili biçimde beraberinde getiriyor.
Temmuz'daki ince alay da, gene Türklerin davranışlarına yer yer eleştirel ama çoğunlukla sevecen yaklaşımını kanıtlıyordu.
Duvara Karşı'da iki Türk gencinin aşkını işliyor.
Yabancı bir toplumda yaşamak belki insanın geldiği toplumla ilgili alışkanlıkları, gelenekleri de beraberinde getirmesini önleyemiyor. Ama kültürel çatışma çoğu zaman orayı terk etmesine sebep olmuyor.
Sorunlarla, farklılıklarla bir arada yaşamak bugünün küresel anlayışı içinde eriyor.
* * *
FATİH AKIN Almanya adına yarışmaya katıldı. Ama ben onu bir Türk yönetmen sayıyorum. Çünkü bizi, Türkleri anlattı.