Tiyatro dünyasının, çok yönlü ustası Ali Poyrazoğlu yazdı bu yılki bildiriyi.
Başlığı şu: “Şimdi de biz sizleri alkışlıyoruz”. Önce iyimser açıdan bakalım. İstanbul’da, büyük kentlerde Devlet Tiyatroları, Şehir Tiyatroları, Belediye Tiyatroları var. Her gece onlarca perde açılıyor. Dünyayı, insanı, tutkularımızı, zaaflarımızı, yüceliklerimizi sahnede seyrediyoruz, sahnelere kurulmuş dev aynalarda kendimizi görüyoruz. Bugün bütün tiyatrolar ücretsiz, gidemediğiniz tiyatroları da bugün görebilirsiniz. Dünyanın önemli yazarlarının yanı sıra Türk yazarlarının da oyunlarını seyredebilirsiniz. Ödenekli tiyatrolar dışında, özel tiyatroların, sahnelerimize yaptığı katkıları yeniden yazmaya gerek yok. Genç kuşak tiyatrocuları seyirci buluyor, iyi oyunlar ortaya koyup başarılı oyunculuklarıyla kendilerinden söz ettiriyorlar. Yarına dönük umutların kaynağı bu durum. * * * GELİN görün ki yersizlik, yıllardır bütün dehşetiyle, bıktırıcılığıyla sürüyor. Salonları paylaşabilmek için sıra bekleniyor. İstanbul 2010 Kültür Başkenti’nde onarımı umulan AKM de metruk halde, tam deyişiyle kaderine terk edildi. Daha AKM’nin üzüntüsü sona ermeden, şimdi de tiyatrocu dostlarımı yeni bir dert kemiriyor. Muammer Karaca Tiyatrosu da yıkılacak! Beyoğlu turizm merkezi olduğu için, yerine otel ve benzeri binalar yapılacak. Peki burada bir soru geliyor aklıma. Turizm merkezlerinde kültüre yer yok mudur? Turizmle kültür bu kadar birbiriyle bağdaşmaz iki kavram mıdır? Hiç sanmıyorum. Yalnız devlet değil, yalnız belli başlı kentlerde değil, bütün Türkiye’de tiyatro salonlarının yapılmasını istemeliyiz, bunu bir kampanyaya dönüştürmeliyiz. Tiyatro salonu sözünün altını çiziyorum, çünkü yeni moda çok amaçlı salon’dan söz etmiyorum. Bu yeni anlayışın tiyatro, konser, opera salonu farkını gidermek için bulunmuş, gerçekdışı bir tanım olduğu kanısındayım. Devlet tiyatro yardımı adı altında verdiği para yerine, tiyatro salonları yapsa, çok daha kalıcı bir çözüm gerçekleştirmiş olur. * * * TİYATRO dünyasından birçok kişi, ortak bir bildiri gönderdiler. Davetlisiniz... diye başlıyor. O bildiriden bir bölümü okuyalım: “27 Mart Pazar günü saat 11.00’de yıkılıp yerine otel yapma düşleri kurulan Muammer Karaca Tiyatrosu önünde buluşuyoruz. Aynı gün birçok ülkede meslektaşlarımız da sokaklara çıkıyorlar. Dünyalı yol arkadaşlarımızla birlikte bir kez daha, barışın ve kardeşliğin sesi olarak çoğalacağız. 27 Mart 2011 günü, Paris-Londra-Amsterdam meydanlarında toplanacak meslektaşlarımız, ‘Halkların barış içinde bir arada yaşama koşullarını sağlamanın en temel yolunun sanatla olabileceğini, tiyatronun insan hayatını kuşatan büyüsünün önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini’ söyleyecekler.(...) Sahne üstündekiler, sahne arkasındakiler, yazarlar, yönetmenler, mimarlar, ressamlar, yontucular, dekor-kostüm-aksesuvar-ses-ışık tasarımcıları, teknisyenler, müzisyenler, dansçılar, opera-bale-senfoni yaratıcıları, tiyatro yayıncıları, eleştirmenler ve seyircilerimiz el ele olacağız. Saat 12.00’da AKP tarafından hayalet bir yapıya dönüştürülen AKM önüne kurduğumuz sahnemizden, Kültür ve Sanat Emekçileri Sendikası, Mimarlar Odası, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi, Tiyatro Oyuncuları Meslek Birliği, Tiyatro Eleştirmenleri Birliği, Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği, Özerk Sanat Konseyi, Türkiye Tiyatrolar Birliği, İstanbul Kültür Formu ve DİSK temsilcileri ‘Yeter Artık Yıkılsın’ diye seslenecekler.” * * * TİYATROYA emek, gönül veren herkesin Dünya Tiyatro Günü’nü kutluyorum. Bize bizi gösterdikleri için binlerce teşekkür.