Paylaş
BEYOĞLU ve Galata gözde olalıberi, Eminönü halkın alçakgönüllü semti kimliğini kabullendi. İsyanını da kendi içine gömdü.
Dün orada yürüdüm.
Bir zamanlar yayıncılar, kitapçılar Báb-ı Áli'den aşağıya kendilerini bıraktılar mı, birdenbire denizi görürlerdi.
Herkes denize bakar mıydı?
Yorgun adımlı yürüyüşçülerin kafalarını kaldıracak halleri mi kalırdı ki...
Rotatif gürültüsünden uzaklaşanların kulaklarında insan selerinin, adımlarının uğultusu yankılanırdı.
Gazeteden, yayınevinden çıkışta, kitapçılara, kırtasiyecilere bakarken Eminönü'ne nasıl varıldığının farkında bile olunmazdı.
Cağaloğlu'nun, Sirkeci'nin pazar sessizliğine karşılık, Eminönü hiç susmazdı.
Haftanın her günü Eminönü, bir kaleidoskobun içinden bakılan yerdi. Kendi içinde barındırdığı renklerin yanardöner tonları hafta sonlarında değişiverirdi.
* * *
UCUZ sinemalardan yola dökülen öğrenciler, askerler, İstanbul'a ilk adım atanlar, balık ekmekle karın doyururlardı.
Ya Balık Pazarı?
Edebiyat tarihindeki yerlerini alanların akşamüstü yerleri de orasıydı.
Yağlı uskumru balıklarını alır, saza geçirir, eve giderdik.
Acaba hangi cami, Yeni Cami kadar uhrevilikten kopup hayatın içine girmiştir? Merdivenlerde oturanlar, ufka ve denize dalgın, amaçsız bakanlar. Hele yaz günlerinin öğle üstlerinde...
İnsanların yaşam denilen ibadetlerine öylesine tanıklık etmiştir ki, bir başka dünyayı çağrıştırdığı bile şüphelidir.
Neden Eminönü yazılmaz?
Saatin altında oturup, her saat sorandan para alan açıkgözlükle, kurnazlıkla, zeká arasında gidip gelen haytayı unutamam.
Şadırvanların sesi bile bir kez bile geçmiş olsanız, kulağınızda kalmadıysa, İstanbullu olmak da, İstanbulda yaşamak da haram olur...
Lüks alışveriş merkezlerinin kişiliksiz, batı ile doğu arasına sıkışmış hünsa görünümüne karşılık, Osmanlı'dan bugüne Türkü temsil eden yerdir Eminönü.
İşportacılarlar, bağırışlar, çığırışlar/çağırışlar, çiçekçiler, evcil hayvanlar...
Hayata dair ne varsa Eminönü'ndedir.
Hele pazar günleri...
Tatil günü, burada week end değildir. Ucuz bir kazakla, gösterişli bir bluzun aranıp bulunduğu yerdir. Gönülden kopan, az parayla mutlu olan ve edilenlerin buluşma noktasıdır.
Mahmutpaşa'dan gelen bayramcıların akını. Esnafın mizahi zekásını sergilediği benzetmeler.
‘‘İkizlere takke’’
Hitabet tarzlarının en halkçısını bilir buradaki esnaf.
Mısır Çarşısı'ndan Tahmis Sokağı'na çıkınca, kavrulmuş kahvenin kokusuna dayanamam.
Eminönü, Orhan Veli ile Behçet Necatigil karışımı bir şiir dünyasıdır.
İnsan nehrinin deltasıdır Eminönü.
Şekerin ucuzunu alacaksınız. Misafiri ihmal edemezsiniz. Hacı Bekir'in badem şekeri, fondanı olmasa da...
* * *
GÜVERCİNLERE yem atmayı sakın unutmayın.
Kanat çırpışlarının duyulmadığı bir Eminönü'ye tahammül edemem.
Paylaş