PAZARTESİ akşamı dokuz arkadaşımla ve meslektaşımla birlikte Cağaloğlu’ndaki Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nde düzenlenen bir törenle Burhan Felek Basın Hizmet Ödülleri’ni aldık.
Kimlerdi ödül alanlar?
Sami Karaören, Vecdi Kızıldemir, Yüksel Bayar, Hilmi Yavuz, Suna Zirek, Ergun Kaftancı, Ergin Konuksever, Doğan Şener, Ülkü Tamer ve ben.
Burhan Felek’i tanıdım, aynı gazetede, Cumhuriyet’te çalıştım. Yazısı okunan, konuşması dinlenen kuşaktandı. Şık giyinirdi, meslektekileri temsil gücü vardı. Darbe zamanlarında, meslektekileri korudu.
Pazar akşamı başka bir edebiyat ödülü toplantısında bu ödülden söz ederken, iyi şair Refik Durbaş, Cumhuriyet Gazetesi’ne giriş serüvenini anlattı.
Burhan Felek, makalelerini eski yazıyla yazardı, Refik Durbaş’ı da onları okuyabiliyor diye almışlar.
Anılarımı tazeledim o akşam.
* * *
SAMİ KARAÖREN’le yıllar süren bir dostluğumuz var. Türk diline, duru, yalın Türkçeye gönülden bağlıdır, Dil Devrimi’nin ödün vermez bir savunucusudur.
Onunla çeşitli açık oturumlarda birlikte olduk, eski Türk Dil Kurumu’nun kurultaylarına katıldık.
Onun odası, yazarların toplandığı, tartıştığı bir mekándı. Gözümün önünden Türk edebiyatının birçok ası geçiyor.
Melih Cevdet Anday, Necati Cumalı ilk anımsadıklarım.
İstanbul’a gelen yazarlar, şairler, mutlaka Cumhuriyet’i ziyaret ederler, mutlaka Karaören’in odasına uğrarlardı.
Yazı İşleri Müdürü Vecdi Kızıldemir’in sesi, gazetenin idarehanesi ile makine dairesi arasındaki bahçede çınlardı, gazeteyi yetiştirmenin telaşını yaşatırdı herkese. Heyecanını da.
Hilmi Yavuz’la çifte kavrulmuş bir dostluğumuz vardı. Hem gazeteden, gazetecilikten hem de edebiyattan.
Dış haberlerde çalışırdı, gazetenin kahvecisi Cemal Efendi’yi şakalarıyla kızdırırdı.
İyi şair Ülkü Tamer de, her alanda başarılıydı. Ne yapsa birinci sınıf iş çıkarırdı.
Hilmi Yavuz ve Ülkü Tamer, benim gibi 1950 Kuşağı’ndandır, benim sempatimin derecesini okurlarım bilir.
Törenin yapıldığı TGC’nin en üst katındaki lokal de, Báb-ı Áli’ye gelen yazar ve şairlerin buluşma yeriydi, Cağaloğlu’ya indiği zaman Cemal Süreya’yı orada bulurdunuz.
Eski yıllara gittiğimde, mürettiphanedeki pirinç harf kalıplarının düzenli seslerini duyar gibi oluyorum.
* * *
GÜZEL bir geceydi, anıları yaşamak, hal hatır sormak, insana iyi geliyor.