Paylaş
Tahsin Yücel iyi bir romancı, öykü yazarı, çevirmen olduğu kadar iyi bir denemeciydi. Edebiyatın bütün sorunları üzerine özgün yorumlarda bulunurdu. Edebiyatın gündelik sorunlarını tartışırken onlara derinlik kazandırırdı. Yücel, önsözde eseri nasıl yazmaya karar verdiğini anlatmış: “Bu kitapta yer alan yazıların Cumhuriyet’te yayımlanmaya başladığı ilk haftalardan şu son günlere dek, pek çok dostum bunları ‘zamanı gelince’ bir kitapta toplamamı salık verdi. Bir süre sonra, bu düşünce bana da bayağı çekici gelmeye başladı.
Ama zamanı nasıl gelirdi? Zamanının geldiği nasıl bilinirdi? Çoğunlukla başkalarının sözlerinden yola çıkarak ya da başkalarının sözlerine gelmek için yazdığım, bu nedenle adlarını ‘Alıntılar’ koyduğum bu yazılarda, yazın tutkunu kimliğimi hiçbir zaman unutmadan; ama yazın, dil, ekin, politika, güncel olaylar, hemen her konuya dokunuyordum. Dolayısıyla belirli bir sona doğru tutarlı bir gelişme değil, sürekli bir dağılma söz konusuydu. Ama bana sorarsanız bitmişlik de kitabı kitap yapmaya yetmez her zaman. Aynı zamanda belirli bir ‘bütün’ oluşturması gerekir. Ben kendi payıma, değişik parçalardan oluşan kitaplarımda da elden geldiğince sağlamaya çalışmışımdır bu bütünlüğü.”
Kediler de şefkatimizden
nasiplerini almalı
Kitabın önsözünden: “İslamiyet’in bir şefkat ve merhamet dini olduğu bilinir. Ama bu iyilikler sadece insana gösterilmez, hayvanlar da insanoğlunun şefkatinden ve merhametinden nasiplerini almalıdır. Mesela kediler... Sokaklarda çok zor şartlarda yaşayan kediler var. Açlar, adeta kemikleri görünüyor. İlgilenenler az. Aslında onlar bize Rabbimizin emaneti. Üstelik evcil hayvanlar, insana alışkınlar. Çabuk uyum sağlıyorlar.
Uzun zamandır düşündüğüm bir kampanya var:
‘Her eve bir kedi!’ Bu çok zor olmasa gerek. Herkes sokağında, sitesinde, mahallesinde perişan vaziyette dolaşan bir kediyi evine alabilir. Bakımını üstlenip evine renk katabilir. Çok temiz hayvanlar, çocuklarla da iyi geçinirler. Bahçeli ev olması daha iyi ama değilse, pekâlâ apartman dairesinde de yaşayabilirler.”
Cemal Süreya’yı özlüyoruz
Kitabın ilk yazısı ‘Son Yudum Gibi Bir Ders’, Necati Tosuner’in: “Cemal Süreya demek ‘Üvercinka’ demektir. Onun ilk kitabı olan, 1958’de Yeditepe Yayınları’ndan çıkan ‘Üvercinka’, neredeyse daha ilk kitaptan Cemal Süreya’yı özetleyen çarpıcı bir yapıttır. Bu çarpıcılık büyük bir ilgi çekmiş ve ‘Üvercinka’ kısa sürede tükenerek ikinci baskı yapmıştır. Bu da o yıllarda pek rastlanılmayan bir durumdur.”
Kitapta başka kimler var? Mustafa Öneş, Enver Ercan, Sunay Akın, Arif Damar, Refik Durbaş, İlhan Selçuk, Mehmed Kemal, Ahmet Miskioğlu, Ali Sirmen, Celal Üster, Hulki Aktunç, Behzat Ay, Necati Güngör, İsmet Kemal Karadayı, Kadir İncesu, Hüseyin Haydar, Emin Karaca ve benim yazılarım... Kitapta fotoğraflar, mektuplar, el yazısıyla şiirler, haberler de mevcut.
Paylaş