Edebiyat gazetede geçer akçe mi?

SAMET AĞAOĞLU’nun (1909-1982) İlk Köşe kitabında (1) bir bölümü ve Hece dergisinin Dosya: Edebiyat ve Gazete (2) bölümünü okuduktan sonra gazete ve edebiyat ilişkisinin dünü ve bugünü üzerine yazma gereği duydum.

Haberin Devamı

Sabri Esat Siyavuşgil (1907-1968) İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde psikoloji bölümünde profesördü. Edebiyat dünyasındaki ününü Edmond Rostand’dan manzum olarak çevirdiği Cyrano de Bergerac ile sağlamıştı. Şehir Tiyatrosu’nda uzun süre kapalı gişe oynadı. Edebiyat tarihimizde Yedi Meşaleciler grubu içinde yer almıştı. Ayrıca günlük Yeni Sabah gazetesinde köşesi vardı. Siyavuşgil imzasıyla siyasetten kültüre, edebiyata kadar geniş bir alanı kapsardı yazıları.
Siyavuşgil, o zaman bakan olan iyi öykücü Samet Ağaoğlu’ya yazdığı mektupta; Avrupa’dan döndükten sonra, ‘yerli edebî mahsullerimizi gözden geçirmeye çalıştığını, tür olarak da hikâyeciliğimizin dünya çapındaki emsallere yaklaşmış olduğunu’ belirtiyor. Bir köşe yazarı, ‘yazılarının bir kısmını modern Türk hikâyeciliğine hasrettiğini’ mektubunda belirtiyor.
O güne kadar kimleri yazmış?
F. Celâlettin, Sait Faik, Ümran Nazif, Bekir Sıtkı, Oktay Akbal, Haldun Taner.
Bu öykücüler, Türk edebiyat tarihinin köşe taşlarıdır, bugün de okunuyorlar.
Siyavuşgil, Samet Ağaoğlu’nun Zürriyet kitabını yazmak istediğini ama yazarın durumu nedeniyle ondan müsaade ister, şöyle der: “Eserinize dair bir makale kaleme alacağım sırada bugün işgal etmekte olduğunuz siyasî mevkii düşündüm ve belki böyle bir makalenin intişarını mahzurlu bulursunuz mülâhazası ile evvelâ size müracaat etmeğe karar verdim.”

***

ÖNCE Samet Ağaoğlu’nun cevabını okuyalım, eleştirel notları sonraya bırakayım:
“Muhterem Kardeşim;
Mektubunuzu aldım. Yazılarınızı muntazaman okuyorum. Bilmem ki, insanın cemiyet içinde geçici veya yalnız cemiyete ait kısmını teşkil eden siyasi hayatı, onun bütün mevcudiyetinin temeli olan fikri ve hissi hayatının ve bu hayatla alâkalı faaliyetlerinin tetkik ve tahliline mâni teşkil eder mi?
Bir münekkidin hikâyelerim hakkında yazdığı tenkit yazılarını okumak zevkini, siyasî hayatta, yine sanattan ibaret olan güzel konuşmaktan duyduğum zevkle ancak mukayese edebilirim. Şunu da size samimiyetle itiraf edeyim ki, cemiyete hizmet etmek için duyduğum heyecan, eğer siyasetin bu sanat tarafı olmasaydı beni başka vadilere sürükleyebilirdi.”
Önce TBBM’nin aritmetiğine de değinmek gerekiyor.
DP’de Samet Ağaoğlu gibi bir bakan, Faruk Nafiz Çamlıbel gibi bir milletvekili vardı. Atatürk döneminden itibaren yazarlar Meclis’e girebildiler.
Dışarıda çalışmalar yapan bir öğretim üyesi, Türkiye’ye geliyor ve Türk hikâyecilerini inceliyor, yazıyor. Gerçi diyeceksiniz ki, o da bir edebiyat akımının içinde yer alan bir edebiyatçı, sadece gazete yazarı değil.
Bu bir örnek, birçok köşe yazarı edebiyatçıydı, şimdi ise çok az ad verebilirim.
Ben daha farklı bir açıdan bakacağım.
Bugün kaç köşe yazarı, bir edebiyat kitabı konusunda düşüncelerini belirtiyor. Kaç köşe yazarı okurlarına hiç olmazsa haftada bir kitaptan, kültürden söz ediyor?
Şimdi kitap ekleri var, daha çok söz ediliyor gerekçesi benim için geçerli değil. Politika yazanların, ekonomi yazanların zaman zaman edebiyata eğilmelerini bekliyorum.
Eski yılların yazarlarının çeşit içeren dünyalarını öğrenebilirler. Ben bir politika yazarının yeni bir kitap hakkında ne düşündüğünü çok merak ederim.

***

Haberin Devamı

BUGÜN durum nasıl? Bir başka yazıda ayrıntıya ineceğim.

Haberin Devamı

(1) İlk Köşe, Edebiyat Hatıraları, Samet Ağaoğlu, YKY
(2) Hece, Dosya: Edebiyat ve Gazete, sayı 195, Mart 2013

Yazarın Tüm Yazıları