Yıllar önce Aziz Nesin, bir kitabına Şimdiki Çocuklar Harika başlığını koymuştu. Artık o harika sınırını aştılar, hepsinin önünde birer klavye, gözleri ekrana dikili.
TÜBİTAK’ın yayımladığı bilgisayarlarla ilgili dizi, çocukların ilgisinin bilgilendirilmesi için salık verilebilecek kitaplar. Sadece çocuklar için bir kitap değil, bence bilgisayara geç başlamış kuşak için de tam bir el kitabı.
Bahsini edeceğim kitaplara, herkesin sık kullandığı, günlük uğraşımız içinde yer alan Mark Wallace-Philippa Wingate’in yazdığı e-posta ile başlamalıyım.
e-posta nasıl oluşturulur, nasıl gönderilir? Eski posta sistemini "salyangoz postası" olarak değerlendiriyormuş şimdi bilgisayarcılar.
Kitabın içindeki şekiller, illüstrasyonlar doğrusu çok hoşuma gitti.
Çocukların bildiğini belki büyükler de bu kitaptan öğrenebilirler.
e-posta kısaltmaları, artık zamanın ne kadar değerli olduğunun da bir göstergesi.
Dünyayı Saran Ağ www, görmeye kanıksadığımız bu üç çift ’v’nin hakkında da bilgi edinebileceğiniz bir çalışmayı Asha Kalbag yazmış.
Yukarıdaki bütün kitaplar TÜBİTAK Yayınları arasında çıktı.
BİLGİSAYARDAN KAFANIZI KALDIRINCA OKUMAK İÇİN
Yaşamhiç kuşkusuz ekran başında geçmiyor. İlk okumak istenilecek kitaplar her zaman klasiklerdir. Çünkü her kuşak bunda aynı lezzeti bulur, kuşaklararası değişmeyen edebiyat bağı bu kitaplarda vardır.
Jules Verne... Bu büyülü ad, çocukluğumuzdan beri bizi hep takip eder. Birden herhangi bir yenilikle karşılaştığımızda, bundan Jules Verne söz etmişti deriz. Düş gücünün sınırlarını genişleten bu adamın, bizim de düş gücümüzü ne kadar yükseklere götürdüğünü kim inkár edebilir?
Astronotların günlük haberlerde yer alan bilinen kişiler durumuna geldiği bugünden baktığımız zaman Aya Yolculuk’ta(Çev. Bertan Onaran, Sosyal Yayınları) anlatılan ve yıllarca önce 1865’te geçen olay bizi nasıl şaşırtacak.
80 Günde Dünya Gezisi’ni (Çev. Bertan Onaran, Türkiye İş Bankası, Çocuk Klasikleri) bütün çocuklar gibi biz de okurken kahramanı Bay Fogg ile birlikte gezeriz. 80 Gün, o zaman dünyayı dolaşmak için ne kadar kısa bir süre, ya bugün?
Ne var ki insanoğlu teknolojik mucizelere rağmen, gene de gezi edebiyatını kitaplığından uzak tutamıyor.
"Çocuklar benim mutluluğumdur," diyen Yaşar Kemal, Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca’da (YKY) bu dünyada gücün peşine takılmak isteyenlerin, yenilgisini anlatıyor. Filler Sultanı gücüne güveniyor ama karıncalar da birleştiğinde filler sultanlığını deviriyorlar. Yaşam boyu unutmamamız gereken bir mesaj.
Çocukluktan şiir zevki edinmeyenler, ileride yaşamı eksik algılarlar, dünyaya bakışlarında sevecenliğin yokluğu hissedilir. Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın Dağlarca Çocuklarda Cin ile Cincik (Doğan Kitap) bir masalın iyi şiirde nasıl anlatıldığına da örnektir.
Tanıtma’yı aldım, sizinle paylaşıyorum:
Söylenmezdi gerçek adları iki çocuğun
Biri Cin diye anılırdı
Biri Cincik
Şeytana küláh giydirirlerdi afacanlıkta.
Yıllar geçti aradan
Bugün bile
Birine gülmekteler
Birine daha çok gülmekteler.
Daha küçükten Türk edebiyatının en güzel, seçilmiş Anadolu Masalları’nı (YKY) Tahsin Yücel’den okumayı kim sevmez.
Sait Faik Abasıyanık da, Nazım Hikmet de her zaman küçük okurlarına mutluluk vermişlerdir.
Artık okuduklarımızla seyrettiklerimiz bir arada. C. S. Lewis’in unutulmaz kitabı Narnia Günlükleri’ni (Çeviri: Müfit Balabanlılar, Doğan Egmont) şimdi bütün çocuklar bu diziyi okuyor, üstelik filmini de seyrettiler. İki türün de ayrı tadını çıkarıyorlar.
Gülten Dayıoğlu’suz bir çocuk edebiyatı, çocuk kitapları yazısı eksik kalır. Herhangi birini seçebilirsiniz ama ben Ölümsüz Ece’yi (Altın Kitaplar) okuyun derim. Bu kitabı da okumadan, çok kitaplarını okudum demeyin.
Jean de la Hire’in İki Çocuğun Devriálemi’ni Fransızca aslından Gülten İldeniz dilimize çevirdi, Erdal Öz de, Türkçe’ye ve günümüze uyarladı, iyi bir edebiyatçının kalemi değdi, mutlaka okuyun.
Çeviri ve yerli çocuk edebiyatımız çok zengin, yalnız bu sözünü ettiklerimle sınırlı değil. Artık kitapçılarda özel bölümler var, onları mutlaka çocuğunuzla birlikte gezin, kitap seçmenin zevkini yaşasın ve buna alışsın. Çünkü o da çocuklarını gezdirecek.
Benim için 23 Nisan bir okuma bayramıdır. Çocuklarla beraber.
KİTAPLARDAN SANAL GERÇEKLİK
Bilgisayar teknolojisi aslında var olmayan dünyalar yaratır ve sizi de bu dünyayı gördüğünüze, işittiğinize ve hatta bu dünyaya dokunduğunuza inandırabilir. Buna sanal gerçeklik denir. TV izlemek, bir pencereden bakmak gibidir, ancak sanal gerçeklikte kendinizi olayın bir parçası gibi hissedersiniz. Baş takımı adı verilen, görüntüleri üç boyutlu kılan gözlüklere sahip ve sesleri daha doğal duyabilmeniz için geliştirilen kulaklıklar aracılığıyla bu dünyanın içine girersiniz. Veri eldiveni adı verilen ve kablolarla sisteme bağlı eldivenler aracılığıyla da bu dünyada yaşamaya başlarsınız. Örneğin, bir kapıyı açmak için tokmağı tuttuğunuzda, eldivene uygulanan basınç sayesinde gerçekten ona dokunduğunuz hissine kapılırsınız.
ESKİDEN BAĞIMSIZ, BARIŞ İÇİNDE VE EŞİTTİK
Karıncalar derin karanlık bir karabasan düşünden uyanıyor gibiydiler. Sabaha kadar ne kaşındılar, ne de uyudular, öyle ormanda bekleyip bu her bir yönden gelen türküyü dinlediler. Türkü biz karıncalarız, diyordu. Bir zamanlar bizler de karınca gibi karıncaydık, bizim de cennet gibi ülkelerimiz, kentlerimiz vardı. Kendimiz çalışır, kendimiz yerdik. Eşittik, özgürdük. O zamanlar biz karıncaydık, karınca! Böyle uydurma fil değildik her birimiz. Gülünç, cüce, fillere öykünen karıncalar değildik. Bir zamanlar bizler kendimizi hiçbir biçimde aşağılamaz, kimsenin de bizi aşağılamasına izin vermezdik. Böyle kul, böyle uşak, böyle köle değildik. Bağımsız, barış içinde ve eşittik.
İDDİADAN DÜNYA TURUNA ÇIKAN BAY FOGG
- "Gerçekten de öyle baylar" diye ekledi John Sullivan, "Büyük Hint Yarımadası Demiryolları Rothal’la Allahabad’ı bağlayan yolu açalı beri, dünya seksen günde dolaşılabiliyor, Morning Chronicle’ın hesabı şöyle:
Mont-Cenis ve Brindisi üzerinden demiryolu ve gemiyle
Londra-Süveyş7 Gün
Süveyş’ten Bombay’a gemiyle13 Gün
Bombay’dan Kalküta’ya, trenle3 Gün
Kalküta’dan Hong Kong’a, gemiyle13 Gün
Hong Kong’dan Yokohama’ya (Japonya), gemiyle6 Gün
Yokohama’dan San Francisco’ya, gemiyle 22 Gün
San Francisco’dan New York’a, trenle7 Gün
New York’tan Londra’ya, gemi ve trenle 9 Gün
Toplam80 Gün
- Evet evet 80 günde! diye bağırdı Andrew Stuart heyecanla ve heyecandan en büyük kartı kesti; yalnız fırtınaları, ters rüzgarları, geminin batmasını, trenin yoldan çıkmasını falan hesaba katmazsak.
- Hepsini katarak, diye karşılık verdi Phileas Fogg oynamaya devam ederek. Tartışma, oyuna ağır basıyordu artık.