DVD, sinema kitaplarına duyulan ilgiyi artırdı

Yazımın başlığını okuduğunuzda bu bir paradoks diyebilirsiniz, oysa ben, sinema meraklıları, DVD koleksiyoncuları arasında yaptığımı bir araştırmanın, küçük anketin sonucunda bu yargıya vardım.

Neden?

Çok kimse, eski filmleri, klásikleri DVD’den seyrediyor.

Yeni filmler hakkında bilgi alınabilecek pek çok kaynak var; gazete ve sinema dergilerindeki eleştirileri okuyarak seçim yapılabiliyor.

Peki izleyici eski filmler için nereye başvuracak?

İşte burada önce sinema eleştirmeni Atillá Dorsay’ın önemini belirtmek gerek.

Çünkü eski filmlerin, sinema klásiklerinin değeri, niteliği, önemi konusunda bilgi almak, aydınlatılmak isteyenlerin başvuru kaynağı sinema kitaplarıdır.

DVD’nin böylesine yaygın olmadığı ya da yaygınlaşmadığı zamanlarda meraklıları ya da sinema tutkunları okurdu bu kitapları. Pek çok kişi bu kitapların pratik bir yararı olmadığını düşünürdü. Bu hafta tanıtacağım bir kitap, gene bu gereksinimimizi karşılıyor.

Genç sinema eleştirmeni Burak Göral’ın "Neden Bazı Filmler Daha İyi" kitabı.

Göral, Önsöz Gibi’de, anlatı sanatı açısından sinemaya bakıyor:

"Bu küçücük örnekte de gördüğünüz gibi anlatı sanatının sizin bakış açınızla oynama gücü vardır. Bu çok büyük bir güçtür. Bu gücü kullanan Adolf Hitler’in yaptıklarını düşünebiliyor musunuz?

O yüzden anlatı sanatının en yoğun ve en popüler biçimlenmiş hali olan sinema filmlerinin gücünü nasıl yadsıyabilirsiniz? Bunun farkına varan ve bunu alabildiğine kullanan Amerikan sinema sektörünü, diyelim ki Hollywood’u sadece emperyalistlikle suçlayıp bir köşede oturan ve bunları seyretmeyen, seyredenlere de hakaret eden insanları anlamakta zorlanıyorum. Bu gücün farkına varıp da kullananlara veryansın edeceğimize, biz Türklerin bu gücü değil kullanmamak, farkına bile varmamasından şikayetçi olmamız gerekmez mi?"

Burak Göral
’ın kitabındaki film listesi şöyle: Scarface, Aliens, Kuzuların Sessizliği, Rezervuar Köpekleri, Batman’in Dönüşü, Çılgın Romantik, Leon, Hız, Esaretin Bedeli, Olağan Şüpheliler, Görevimiz Tehlike, Çığlık, Günbatımından Şafağa, Koş Lola Koş, Kapışma, Gladyatör.

Her filmin Türkçe ve orijinal adı, yönetmeni, oyuncuları, senaryo yazarı, yapımcısı ve DVD’nin çıktığı firmanın adı var.

Sanırım bu kitabı okuduktan sonra beğendiğiniz filmlerin DVD’sini alabilirsiniz, seçim konusunda size yardımcı olacak bir toplam.

Neden Bazı Filmler Daha İyi?Burak GöralHayalet Kitap

Hürrem Erman ya da Yeşilçam’ın tarihinden bir kesit

Yeşilçam, Türk sineması, oyuncuları, yapımcıları üzerine yazılan her kitap ilgimi çeker. Çünkü film endüstrimizin tarihi, bizim bugünü anlamamız için önemli kaynaklardır. Özellikle sinema alanında uğraş verenler için şarttır.

Seyrettiğim birçok filmin altındaki imza Erman Film’dir.

Rıza Kıraç’ın yazdığı Hürrem Erman - İzlenmemiş Bir Yeşilçam Filmi, yalnız sinema dünyasının önemli bir insanını tanıtmakla kalmıyor, zamanın Yeçilçam dünyasını, insan ilişkilerini de bize sunuyor.

Zamanın ünlü isimleri kimlerdi? Filmler nasıl çekildi? Yerleşik deyişle hangi filmler iş yaptı?

Yazar, Yeşilçam’ın İyi ve Kötü Adamları başlıklı yazısında hem kitabının içeriğini hem de Yeşilçam’a nasıl yaklaşmamız gerektiğini açıklıyor:

"Bu kitapta Yeşilçam’da uzun yıllar yapımcılık yapmış, hakkında "iyi kötü bir dolu rivayet" dolaşan Hürrem Erman’ın hayatını ve Erman Film’in tarihini bulacaksınız. Derdimiz ne Hürrem Erman’ı kutsayıp bir köşeye koymak ne de Yeşilçam’ın yapımcılık sistemine methiyeler düzmek.

Bir insan, yapımcı, işadamı, eş, baba, arkadaş ve dost olarak Hürrem Erman’ı anlatmaya çalışırken, Hürrem Erman’la birlikte mesai harcamış, sinemamıza emek vermiş, oyuncu, senarist, yönetmen, yapımcı, set işçisi herkese ulaşmaya, onların görüşlerini almaya çalıştık. Bu çabanın ardında Hürrem Erman’ın kişiliğinden yola çıkarak Yeşilçam’ın bir dönemine ışık tutmak da var kuşkusuz.

Bu çalışmadan önce Hürrem Erman ve Erman Film’le aramda hiçbir duygusal bağ olmadığını ama Erman Film bünyesinde film üreten yönetmenlere ve bu yönetmenlerin filmlerine tutkuyla bağlı olduğumu söylemeliyim."

Yeşilçam’daki bütün bu dalgalanmalar, yükselişler, inişler içinde ilk sorulacak soru "Hürrem Erman nasıl biriydi?" sorusu.

Rıza Kıraç’ın kitabında Hürrem Erman’ı nasıl bilirsiniz bölümü bunun yanıtı:

"Türk Sineması’nın en önemli erkek ve kadın oyuncuları "salon filmi" diye tanımlanan filmlerde rol aldıktan sonra gerçek anlamda oyunculuğa adım atmışlardır. Amerikan filmlerinden farklı olarak, belli bir zenginliğe ulaşmış, kültürlü, yüzünü Avrupa’ya dönmüş ama bir yanıyla bize has duygusallığını yitirmemiş kişilerin hikayeleri anlatılır salon filmlerinde. Bir tür olarak salon filmlerinin çıkışında ve geniş kitlelerin beğenisini kazanmasında Hürrem Erman’ın rolü büyüktür. Tutkulu bir adamdır Hürrem Erman, işinde ciddidir ama aynı zamanda dışarıya yansıtmasa da kendine has bir aşk adamıdır."

Bugün sinema tarihimizde yer etmiş Damga, Vurun Kahpeye filmlerinin yapımcısı, Irak’a giderek dışarıya açılmanın öncüsü, tarihi filmlerle yeni bir türün başlatıcısı...

Hürrem Erman, ailesinden aldığı parayla bir film çeker, Damga’yı. Filmi beğenmezler ama kapıdan çıkarken bakarlar ki çalışan işçiler ağlıyor. Aslında bu saptama Türk sinemasındaki değerlendirme ikilemine bir örnektir.

Filmlerine ilginin zirvesi Hıçkırık’tır.

Devlet Erkánının Gözyaşları başlıklı bölüm, hem filmi hem seyirciyi anlatması bakımından ilgi çekicidir:

"Hürrem Erman, şaka yollu, Hıçkırık gösterime girince, ’Kapıda mendil dağıtacağım’ der. Ve gerçekten de seyirciler sinemadan gözyaşlarıyla hıçkırarak çıkarlar.

Hıçkırık her anlamda sansasyonel bir film olur. Filmin gösterime girdiği günlerde bütün Türkiye’de inanılmaz bir kış yaşanmaktadır, bu kış koşullarının filmin seyirci sayısının düşmesine neden olacağı korkusu vardır ama ne soğuk ne de kar seyircilerin filme ilgisini azaltır: ’Dışarıda eksi yirmi, Şan Sineması tıklık tıklım. İzmir’de dört bin kişilik salonu doldurduk. Gazeteler her hafta bir kişinin sinemada öldüğünü yazıyordu.’ Hıçkırık’ın bu derece ilgi görmesinin nedenlerinden biri de kuşkusuz filmin kendi efsanesini yaratmasıydı.

Sinema girişlerinde mendil dağıtmayı düşünen Hürrem Erman, Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın filmi izlerken gözyaşlarına boğulabileceğini hesaba katmamıştı.

Hıçkırık’ın etkisi öyle dalga dalga yayılır kı, devlet erkanı bile işi gücü bırakmış, Hıçkırık’ı izlemiştir. Cumhurbaşkanının, başbakanın filmi izlediği, gözyaşlarını tutamadığı rivayetleri dolaşır ortalıkta. Nitekim bir süre sonra Celal Bayar, Hıçkırık filminin kadrosunu Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne davet eder."

Arabesk filmler, video, sinema dünyasındaki kurlları değiştirir, sonunda da Erman Film dağılır.

Yeşilçam’ın tarihiyle Hürrem Erman’ın kişisel tarihinin karıştığı bir kitap.

İlgiyle okudum.

Hürrem Erman-İzlenmemiş Bir Yeşilçam FilmiRıza Kıraç, Can Yayınları

DOĞAN HIZLAN’IN SEÇTİKLERİ

Sıcakİbrahim AltunDoğan Kitap

20.Yüzyıl Batı Sanatında...
Ahu AntmenSel Yayıncılık

Kaybolan
Catherine O’FlynSiren Yayınları

Küresel Finans Krizi
Mahfi EğilmezRemzi Kitabevi

Son Şahit
David GibbinsAltın Kitaplar
Yazarın Tüm Yazıları