Doktor reçetesinde kitap

SEVGİLİ dostum Dr. Sacit Yıldız telefonda bana bir haber verdi, sonra da e-posta gönderdi. Habere göre, artık depresyon kitapla tedavi edilecekmiş. Dr. Sacit Yıldız da iyi bir kitap okurudur.

Haberin Devamı

Bana verdiği bilgiyi Didem Seymen haberleştirmiş. “Depresyon tedavisinde kitap terapisi” başlıklı habere göre: “Depresyon ve anksiyede bozukluğunun kitap okuyarak tedavi edilebileceği kanıtlandı. İngiliz doktorlar bundan böyle reçetelerine roman ve şiirlerden oluşan 30 kitap arasından seçtiklerini yazabilecek.

Bibliyoterapi denilen bu yöntemle şimdiye kadar 6 milyon İngiliz vatandaşına yardımcı olundu”.

Ayrıca bu yöntemin geleneksel tedaviden daha etkili olduğu saptanmış.

Hastaya verilecek kitapların önceden belirlenmiş 30 yapıt arasından seçilecek olmasını özgürlüğe aykırı buldum.

Çünkü seçim yapılırken hastanın mezhebine, meşrebine, okuma zevkine, hastalığına göre kitap yazılmalı reçeteye.

Artık reçeteyi aldıktan sonra eczaneye değil, kitapçıya gideceksiniz... Bunun devamında gece açık kitabevleri olmalı. Nöbetçi kitabevi uygulamasına geçilecek demektir... Hastalar gece nöbetçi eczane yerine nöbetçi kitabevi arayacak. İlaçtan tasarrufu  bir kenara, hastaya yazılan kitabı, yalnız bir kişi değil, bütün aile okuyabilecek. Yani tedaviden aile boyu yararlanacaklar. Üstelik son kullanma tarihi de yok!

Ama ülkemizde, doktor saldırıları artabilir. Çünkü, aile büyüğünden biri doktora gidip “Sen oğluma, genç kızıma bunu mu okutuyorsun” diye saldırabilir.

Kitabın en büyük yan etkisi nedir? Zihin açar!

Başka hiçbir ilaçta görülmeyecek, tehlikeli bir özellik.

Haberin Devamı

* * *
  
BİZDE bu tedavi yöntemi için bazı önerilerim var.

Biliyorsunuz 100 Temel Eser projesinde öğrenciler o kadar kitabı okuyamadılar. Birçoğu, özetlerini okumakla yetindi. Hatta bir özet endüstrisi ortaya çıktı. İki buçuk sayfada bütün kitap hatmedilmiş oldu. Her yıl yenilenen tartışmalar da ayrı bir konu. Buradan bakınca, bizde 30 kitap nasıl saptanacak?

Bugün seçtiğiniz kitap yarın yasaklanabilir. Türk Tabipleri Birliği bir seçici kurul oluşturmalı.

Şimdi güllük gülistanlık bir dünyanın, ülkenin kitaplarını tavsiye edersek, gerçekle bağlarını koparırlar.

Diyelim ki güncel kitapları okutacağız. Silivri’de, konforlu bir home office’te(!) kitaplarını yazanların yazdıklarını okutursak, hastalar depresyondan çıkamazlar, onlar da o koşulların yaratıcılığına kapılıp oraya girmek isterler.

Nasıl Rockfeller’in son günlerinde pembe haberlerle bezeli çıkarılmışsa, biz de onlar için umut dolu pembe bir gazete çıkarmalıyız.

Gazetenin adı İleri Demokrasi olmalı, örneğin.

Aşk hastalarına aşk şiiri/romanı da okutulmaz, yani yelpaze geniş tutulmalı. Ne denmişti türküde, “Doktor ilaç vermiyor sevda hastalarına”. Paranoya hastalarına polisiye romanlardan uzak durması söylenmeli. Tarihi romanlar veya tarih araştırmaları da tehlikeli(!). Çünkü tarihimiz hakkında gerçeği öğrendikleri, ecdadımızı yakından tanıdıkları zaman aldatılmışlık duygusuna kapılabilirler, ömür boyu iflah olmazlar.

Doktorlara, Tabip Odaları Seçici Kurulu’na bir başka tarihi görev de yükleniyor.

Her kitabı okuyup, kendi zevkinize göre, ahlak anlayışına göre ya değiştireceksiniz ya da orayı bantlayacaksınız. Popüler kültürün işgalini önleyemezsiniz. Özel olarak depresyon hastaları için yazılmıştır, kuşaklı kitaplar kitapçı vitrinlerini kaplar, depresyon kitaplarının en çok satan yazarı unvanı verilir bazı kişilere.

* * *

Haberin Devamı

SONUÇ acı ama gerçek.

Kitap tavsiyesi bize göre değil. Tedavi yerine insanı daha da delirtebilir. İyisi mi, argo deyimle ifade edeyim, bu bizi bozar.

Yazarın Tüm Yazıları