Paylaş
NÂZIM HİKMET VAKFI’nın binası boşaltılıyor.
Beyoğlu Sıraselviler Caddesi’nin girişindeki bu binaya birçok kez gittim. Orada şaire dair söyleşiler yapıldı. Ziyaretçiler Nâzım’ın yaşamından kesitleri orada gördüler. Şaire ait değerli eşya ve belgeler Vakıf’ta korunuyordu.
Her yerde ileri sürülen gerekçe bu bina için de ileri sürülmüş:
“Binanın depreme karşı dayanıksız olup risk oluşturduğu” söylenmiş.
Belki doğrudur, ancak kira süresinin yürürlükte olmasına rağmen yıkılması düşündürücü... Dönüşüm yapılan binaların sahiplerine devlet kira veriyor, belli bir süre sonra da evlerine dönüyorlar. Acaba Vakıf yeniden buraya gelebilecek mi?
Sağcısından solcusuna, Nâzım Hikmet şiirlerini meydanlarda okumayan kimse kalmadı. Yücelttikçe yücelttiler, dünyanın değerini bildiği şairin değerini yıllar sonra da olsa anladıkları için sevindik, bir iade-i itibar amacı sezdik.
Böyle düşünürken, eşyasının sokağa atılmasını izah etmek mümkün değil...
Türkiye’de yaşayamadığı için bir ikametgâhı yok ki, orayı adres gösterelim.
Gelişmiş nitelikli bir edebiyat müzemiz olmadığı için oraya koyalım diyemeyiz.
Yıldız Sarayı’ndaki müzenin, henüz iyi bir edebiyat müzesinin barındırdığı niteliklere ve yerine getirebileceği işlevlere sahip olduğunu sanmıyorum.
Yıllar içinde yazar evleri meselesine sık sık değindim. Evlerini koruyamadıklarımızın kişisel eşyasını, elyazılarını, notlarını koruyacak bir büyük edebiyat müzesini artık devlet mutlaka kurmalıdır.
* * *
DEVLETTEN, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan ne beklediğimi açıklayacağım.
Şairin eşyasını, vakıfta korunan bütün belgeleri sergileyecek bir yer bulmalı!
Sivil toplum kuruluşlarına, vakıflara verilen binaların çokluğunu hepimiz biliyoruz. Birçok yerin de varlığını söyleyebiliriz. Ancak herkesin görebileceği, gidebileceği, yararlanabileceği bir yer olması öncelikli şartlardan biri olmalıdır. Şairin anısına saygı bunu gerektirir.
Tarık Akan, şimdilik önemli eşyayı, belgeleri koruduklarını söylüyor.
Aklıma türlü sorular geliyor, cevap bekleyen:
-Bu nereye kadar bir çözüm olabilir ki?
-Vakıf bir başka yerde, burada olduğu gibi etkinliklerini sürdürebilir mi?
-Boğaziçi Üniversitesi’nin kurduğu Nâzım Hikmet Kültür, Sanat ve Araştırma Merkezi, onları korumada, sergilemede yardımcı olabilir mi?
-Vakıf yetkilileri, en azından bu malzemeden inceleme yapacakların yararlanması için böyle bir çözümü uygun görürler mi?
Çünkü merkeze birçok kimse gelip inceleme yapıyor, Nâzım üzerine çalışıyor. Kısacası böyle bir koruma işbirliği inceleme hedef kitlesine ulaşabilir.
Küçük küçük mekânların devlet tarafından, bazı gruplara verilmesi, kuşatıcı bir çözümü engelliyor. Küçük olsun, benim olsun anlayışı bazen büyük projeleri engelliyor. Oysa devlet, yazar birlikleri ile birlikte böyle bir Edebiyat Müzesi kurmalıdır. Daha fazla gecikmeden...
* * *
ÖNERİLERİMİZ uzun bir zaman diliminde gerçekleşebilir.
Bakanlık hemen bir koruma mekânı göstermelidir Vakıf’a. Tıpkı boşaltma kararının hızla alınması gibi, telafisi de acil gerçekleştirilmeli.
Paylaş