ARUNA D’SOUZA’nın Pop Art Historians (Pop Sanat Tarihçileri) yazısı (Bookforum, Summer 2004, 28-29) Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi’ne değişik bir bakış açısı sunuyor.
Yalnız ona değil, bu tür kitaplara, filmlere de yeni, büyük ölçüde olumsuz bir yaklaşım...
Her şeyi poplaştırmaya karşı orta karar bir isyan.
Okuduğumuz romanlar, seyrettiğimiz filmler sanat tarihinden ünlü adlar, tanınmış eserler üzerine romanlar, filmler bizim sanat tarihi bilgimizi artırıyor mu, yoksa yüzeysel bilgilerle bizi kandırıyor mu?
Bu eserlerin yaratıcıları birer pop sanat tarihçisi mi?
Yazar böyle diyor ama Da Vinci Şifresi’nden sonra kitapta adı geçen tabloların sergilendiği müzelere ilgi artmış. Yararı mı var zararı mı? Karar veremedim.
Da Vinci Şifresi yazara göre; sanat tarihini, tanınmış tabloları böyle bir romanda gülünçleştiriyor.
Sanırım, bu da akademisyenlerin görüşü.
Bütün bunlar sanat tarihini anlatmıyor diyor, D’Souza.
Eğer sanat tarihini biz bu filmlerden, romanlardan öğrenmekle yetineceksek, çok önemli bir sorunun yanıtını vermeliyiz:
Amerikan kültüründe sanatın yeri nedir?
Yazarın bu sorusuna benim yanıtım biraz hafif, biraz pop... Neden sanat tarihini bunlardan öğreneceğiz?
Ben, o kitapların, filmlerin, bazı okur ve seyircilerde merak uyandıracağını düşünüyorum. Çok mu iyimserim?
Sanat tarihini sinemaya getiren filmlerden örnek mi istiyorsunuz, makalede onlar da var:
Herkes Seni Seviyorum diyor (Everyone Says I Love You), Ocean’s Eleven, Mona Lisa Gülüşü (Mona Lisa Smile), İnci Küpeli Kız (Girl with a Pearl Earrings).
* * *
EN çok satan kitaplar listesinde Amerikalı yazar Dan Brown’ın üç romanı birden yer alıyor:
Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar, Dijital Kale. Listeye bakınca; yankıları, tepkileri olağan karşılıyorum.
Doğurgan bir roman Da Vinci Şifresi. O konuyla ilgili, ona göndermeler yapan, onu eleştiren birçok kitap da dilimize çevrildi. Kitapçı raflarının yarısı o tür kitaplarla dolu. Kitap, yalnız yazarına ve kendi yayınevine değil, başkalarına da para kazandırdı. Sınırlar ötesinden bizim ülkemizdekilere de.
Da Vinci, Batı’da da ilgi odağı özelliğini kaybetmiş değil.
Hıristiyan ve Katolik kitaplar çıkaran yayınevleri art arda yeni kitaplarla konuyu taze tutmaya çabalıyorlar. Bana kalırsa; okuru hem bilgilendiriyorlar hem kafalarını karıştırıyorlar.
Amerika’da yayınlanan kitapların çoğunun amacı ‘Şifre’yi kırmak...
Kitapları görünce yazdığıma katılacaksınız:
De-coding Da Vinci, Fact and Fiction in the Da Vinci, Breaking the Da Vinci Code, Cracking Da Vinci’s Code, Secrets of the Code.
* * *
EDEBİYAT tarihini, sanat tarihini, toplumsal ve siyasal tarihi, romanlardan, sinemalardan öğrenmeyi yeterli bulanlar, türlerin ayrılığından, bağımsızlığından haberi olmayanlar...