Cemal Süreya’yı anarak

Bostancı’daki Hatay Lokantası’nda. İtiraf etmem gerekirse, Anadolu yakasında olduğundan Hatay Lokantası’na ilk kez geldim.
Cemal Süreya’nın damgasını vurduğu bir yer, Hatay Lokantası. Duvarlarda fotoğrafları, yazıları, mektupları, onunla ilgili yazılan yazılar... Onun anılarını yeniden  canlandırıyor. Hiç kuşkusuz burada yalnız onun yazıları, fotoğrafları yok. Başka yazarların, şairlerin de kitap dergilerinde, gazete kitap eklerinde çıkan söyleşilerin, özel dosyaların kapakları duvarları süslüyor.
Çekim bittiğinde lokantanın sahibi bize Cemal Süreya’nın fotoğrafının bulunduğu kupa ile adının yazıldığı kalemi armağan etti. İkisi de Cemal Süreya’yı Sevenler Derneği  imzasını taşıyordu.
Gittiğimiz bir yerde bir şairin, edebiyatçının izine rastlamak, onun/onların yaşamından kesitler bulmak, orayı sıcak bir havaya büründürüyor.
Onun, Babıâli günlerinden bazı tanıklıklarımı da anlattım çekimde. Benim yönettiğim Yeni Edebiyat, Hürriyet Gösteri dergilerinin idare hanelerine uğrardı. Öğle yemeği için de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin üst katındaki lokantaya giderdi. Sessizce gelir, az konuşur, yazısını, şiirini bırakıp giderdi.
Bir şairin, dünya nimetlerinden, mevkilerinden uzak duruşunu simgeledi bütün yaşamı boyunca. Onun getirildiği mevkileri saysam, şiir için yaptığı özveriyi hemen anlayıverirsiniz.
Ahmet Muhip Dıranas da bir gün şöyle demişti: “Ben her şeyimi şiir için feda ettim”.

SİYASAL kimliğini, etnik konumunu şiirinin içine yedirdi, düzyazılarında bu çizgi daha belirgin, daha keskindi.
Çok kez yinelemişimdir. Benden, beni anlatan bir portre yazısı isteyenlere hep onun 99 Yüz kitabında bulunan, benim için yazdığı yazıyı koyun yeter, demişimdir.
O kitaptaki portreler, (kendisi söz senaryoları, izdüşümler adını verir) o insanlar hakkında yazılacak sayfalarca yazının özetidir.
Garip Hareketi’ne Birinci Yeni diyenler var, kabul edilebilir bir tanımlama. Şayet bu tanımlamayı yapıyorsanız, İkinci Yeni’nin usta şairlerinden Cemal Süreya’yı daha iyi ve dikkatli okuyacaksınız. Çünkü o; İkinci Yeni’de Garip Hareketi’nin yaptığını tek başına yapan isimdir!
İyi bir şair çeşitli katmanlardan oluşur, her okuyan kendi şiir bilgisi oranında onun tadını çıkarır. Cemal Süreya gibi, Türk şiirinde önemli bir kilometre taşı olarak anılabilecek bir şair hakkında yakın zamanda kapsamlı bir kitap yayımlandı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yayımlanan “Cemal Süreya” kitabında pek çok önemli isim, onun şiiri, yazıları, yaşamına dair önemli yazılara imza attılar. Cemal Süreya’yı ve şiirini daha kuşatıcı okuyabilmek için faydalı bir çalışma.

“Uluslararası bir İstanbul orkestrasının yeni CD”si başlıklı yazımla ilgili, Prof. Dr. Saim Akçıl tarafından gönderilen yazı aşağıdadır:
“Sayın Doğan Hızlan, 11 Mart 2012 tarihli köşenizdeki yazınızın bir yerinde ‘Borusan Filarmoni Orkestrası’nın senfoni orkestrası kimliği kazanmadan önce şef Gürer Aykal yönetiminde kurulan bir oda orkestrasıydı’ diye yazıyorsunuz. Oysa herkesin çok iyi bildiği gibi 1992 yılında bu orkestra tarafımdan kurulmuş olup, 5 yıl boyunca yurtiçi ve yurtdışındaki bütün konserler ‘şef’ olarak benimle gerçekleştirilmiştir. Yine bu süre içerisinde ayrıca Gülsin Onay, Şefika Kutluer, Ruşen Güneş ve diğer başka solistlerle tarafımdan 4 CD kaydı yapılmıştır. Sizin gibi müziğe yakın ilgisi olan fakat araştırmacı kimliğinizle bağdaştıramadığım ve yakıştıramadığım bu yanlış bilgilendirmenin, sizi de rahatsız edeceğini umut eder, köşenizde aynı puntolarla düzeltilmesini saygıyla arz ederim.
P.S. yaptığımız CD’lerin bir tanesinin fotokopisi ekte sunulmuş olup, diğerleri bende mevcuttur. Ayrıca 5 Mayıs 1997 yılında Borusan Oda Orkestrası’yla Türk Eğitim Vakfı’nın 30. kutlama yılı dolayısıyla verdiğim konserle ilgili Hürriyet gazetesinde çıkan resimli haberin fotokopisi de ekte sunulmuştur.”
Prof. Dr. Saim Akçıl
Uluslararası Tekfen Filarmoni Orkestrası Daimi Şefi