’DESPOT maestrolar dönemi bitti mi?’ başlıklı yazıyı (BBC Music, August 2007, s.22) okurken, bizim basın dünyasındaki geçmişten bugüne tanıdığım genel yayın yönetmenlerini düşündüm.
Hepsine sevgim de vardı, saygım da. Hepsi de dostumdu.
Yıllar öncesinin ünlü, korku saçan maestroları için, büyük, tiran, despot unvanları da kullanılıyor.
Gazete dünyasına adım attığım dönemde, genel yayın yönetmenlerinin kapısı açık olmazdı, kapının önündeki sekreteri geçip de genel yayın yönetmenine ulaşmak her faninin harcı değildi.
Hele yazarlar daha da yüksek bir tepede ikamet ederlerdi. Muhabirlerin, görevlilerin olur olmaz saatlerde genel yayın yönetmeniyle konuşmaları bir mucizeydi. Şeflerin ellerindeki bagetleri yerine onların da elinde tipometreleri vardı.
Şimdi böyle mi? Bütün genel yayın yönetmenlerinin kapısı açık, hemen hemen isteyen herkes çat kapı içeri giriyor, derdini, fikrini anlatıyor. Ben önceki kuşağı eleştirmek için yazmadım bunları, zamanın, anlayışın, insan ilişkilerinin değişim tarihinden bir sayfa açtım size.
* * *
DERGİNİN içindeki yazının başlığı şöyle:
"Maestro öldü, çok yaşasın maestro!"
Eski kuşak şeflerden verilen örneklerden biri: Ünlü Rus şef Kirill Kondrashin, nefesli çalgılardan birini çalan orkestra elemanına aynı bölümü tam dört kere tekrarlatmış.
Hakkındaki anekdotlarla, sertliğiyle efsaneleşen Arturo Toscanini, Nazi’lere karşı olduğundan Salzburg Festivali’ne katılmayı reddetmiş, Lucerne’i (İsviçre) "müzikal özgürlüğün cenneti" diye tanımlamış.
Günümüz orkestra şeflerinden Colin Davis, "Korkuyla iyi müzik yapılmaz" diyor.
Bir de liste yayınlamışlar, çalanları korkudan titreten maestrolar başlığı altında. Bütün ünlüler burada:
Arturo Toscanini, Serge Koussevitzky, Ernest Ansermet, Otto Klemperer, Fritz Reiner, Artur Rodzinski, Victor de Sabata, George Szell, Sir Georg Solti, Guido Cantelli.
Müzik kataloglarına baktığınızda iyi icralarını bulursunuz. Ama Riccardo Muti’nin saptamasını da es geçmeyin: "Şimdiki müzikçilerin icrası da tekniği de daha parlak" diyor. Demek ki despotluk, korku iyi sonuç vermiyor.
Kadın şef Marin Alsop’a göre, "Büyük şefler büyük yöneticilerdir. Onlar büyük bir şirketin CEO’su gibidirler".
Bugünün sert olmayan ama orkestradan en iyi sonucu alan, modern şef anlayışını Cladio Abbado’nun simgelediğini söyleyenler çoğunlukta.
Genç şef Tugan Sokhiev, "Bugün Toscanini’nin başarılı olacağını düşünemiyorum" diyor.
* * *
ŞEFLER bugün giyimlerinden davranışlarına kadar değişim içindeler.