Cadı kazanında kaynayanlar ve kaynatanlar

İKTİDARDAN farklı düşünenlerin, bilimsel tezleri savunanların başına gelenleri zaman zaman hatırlamakta ve hatırlatmakta bir sorumluluk taşıyoruz.

Ayfer Dost’un Korkut Boratav ile söyleşisini okurken (*), cadı kazanına attığımız değerlerin, bilim adamlarının Türkiye için nasıl bir kayıp olduğunu, o alanların bu kıyım yüzünden neler kaybettiğini belleğimize yerleştirelim.

Konuşmanın başlığı, 1947 - ’48 Dil-Tarih’teki Tasfiye Üzerine.

Saracoğlu
’nun başbakanlığı döneminde yaşananları anlatıyor Korkut Boratav.

Yurt ve Dünya
Dergisi’ni, Pertev Naili Boratav, Muzaffer Şerif, Niyazi Berkes, Behice Boran, akademik dünyanın dışından da bazı kişiler çıkarıyor. Zamanın önemli, etkin dergisi.

Neyi savunuyorlardı?

Boratav, derginin, dergiyi çıkaranların ana çizgisini şöyle belirliyor:

"Hümanist, ırkçılığa ve sözünü ettiğim Nazi sempatizanlığına (politik anlamda cephe almamakla beraber) karşı dünya görüşleri çeşitli dozlarda sola açık, solu aynı zamanda demokratik bir perspektifle dünyaya bakma anlamında gören ve Nazizmin ve faşizmin dünyaya hákim olma projesine fikir planında karşı çıkan bir çizgiydi."

Fikir planında sözüne dikkatinizi çekerim. O söz fikre tahammülsüzlüğün göstergesidir.

* * *

ÜNİVERSİTE tasfiyesinin gerekçelerini, bugün gülerek okuyamıyoruz. Çünkü o hareketten sonra da birçok kez, siyasal amaçlı kıyım yapıldı. "Kadroyu lağvetme" gibi bir hukuksuzluk tekrar tekrar uygulandı.

Pertev Naili Boratav’ın Namık Kemal ile ilgili düşünceleri, hakkında soruşturma açılmasına sebep oluyor.

Bir üniversite hocasının, bir şaire bakış açısı sadece övgülerden ibaret mi olmalı? Hayır, öğrenciler geniş açıdan değerlendirmeyi öğrenmeliler. Çünkü edebiyat öğretimi görüyorlar. İnsanları tartışılmaz birer tabu halinde görmemeliler.

Şimdi duruma baktığımda, tam özgürlük diyemesem de, belli bir oranda eskiyle mukayese edilemeyecek bir yol aldığımızı söyleyebilir miyim?

Boratav’ın savunması, Namık Kemal ve Türk milliyetçiliği üzerine. Boratav, savunması için, "Bir anlamda doktora tezimdir" dermiş.

Ayfer Dost’un mahkemede konuşulanlara dair sorduklarından birisi bana çok tuhaf geldi.

Tanıklardan birine, "solculuk" nedir diye sorulduğunda, "Bilmiyorum, bilmek de istemiyorum" yanıtını veriyor.

Bilmeden, hocaları komünist, solcu diye tasfiye edenlerin, cehaletine de hazin bir örnek.

Onlar hakkında bir suç bulamadılar, o zaman da kadrolarını lağvettiler.

Ben Pertev Naili Boratav’ı çok sonraları tanıdım. Onur duydum, anılarım arasında özel bir yere yerleştirdim.

* * *

HOCALARIN, yazarların sesleri daima kısılmak isteniyor.

Onun için bu olayı unutmamak, hatırlatmak gerek.

*) ’Korkut Boratav ile Söyleşi, DTFC’de 1947 - 48’deki Tasfiye Üzerine’, Ayfer Dost, Toplumsal Tarih Dergisi, Haziran.
Yazarın Tüm Yazıları