Paylaş
Şehre “bakışınızı değiştirecek” bu rehberin ciltlerinden biraz daha ayrıntıyla söz etmek istiyorum bugün.
* * *
BİRİNCİ Cilt: Tarihi Yarımada başlığını taşıyor. Suriçi, Eyüp–Silahtarağa, Bakırköy ve Yeşilköy’ü içeriyor.1930’lara kadar olan dönemdeki tarihi ve mimari nitelik taşıyan yapılar hakkında dönem ve belge uzmanlarının yazdıklarını okuyabilir, bölgenin tarihinden topografyasına, mimari dokusundan sosyal değişimine kadar her şeyi uzmanların kaleminden okuyacaksınız.
İkinci Cilt: Galata. Galata, Pera, Taksim, Tophane, Fındıklı, Dolapdere, Kasımpaşa, Hasköy, Sütlüce, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı, Teşvikiye, Maçka, Beşiktaş–Yıldız, Mecidiyeköy ve Ayazağa-Maslak’ı içeren bölgedeki, 1930’lara kadar yapılmış, tarihi ve mimari nitelik taşıyan yapılar hakkında bilgi, metinler ve fotoğraflar yer alıyor.
Üçüncü Cilt: Boğaziçi ve Asya Yakası. Boğaziçi ve Adalar’dan, İstanbul Boğazı’nın Paşalimanı ve Ortaköy’den başlayarak, Anadolu ve Rumeli fenerlerine kadar giden doğu ve batı kıyıları, Üsküdar, Kadıköy, Fenerbahçe–Bostancı arası, Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada’yı içeren bölgedeki 1930’lara kadar yapılmış, tarihi ve mimari nitelik taşıyan yapılar hakkında bilgi ve fotoğraflar.
Modern ve Çağdaş başlığını taşıyan dördüncü ciltte ise tarihi yarımada, Galata–Pera, Taksim, Şişli, Mecidiyeköy, Levent, Maslak, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar, Bakırköy–Yeşilköy, Merter, İkitelli bölgeleri ve Kurtköy gibi şehrin dış çeperinde bulunan, 1930’lardan günümüze kadar geçen sürede yapılmış yapılar hakkında bilgiler yer alıyor.
Dört cildin geneline baktığımızda, dünün ve bugünün İstanbul’unun mimarlık rehberi, yalnız İstanbul’da yaşayanlar için değil, turistler için de değerli bir kaynak. Uzun lafın kısası, Türkiye’de yaşayan herkesin kütüphanesinde bulunmalı.Tüm ciltlerin yeri ayrı olsa da Modern ve Çağdaş başlıklı dördüncü cildi titizlikle okumanızı salık veririm. İstanbul’un gelişen, değişen, bozulan yüzünü bu bölüm ortaya koyuyor. Kitap, İstanbul’un yalnız mimari tarihini öğretmiyor.
O binaların, yapıların arkasındaki insan unsurunu da tanıtıyor ve burada yaşayanların yaşamına dair izdüşümlerini de barındırıyor. Modern ve Çağdaş, birçoğumuzun önünden geçtiği, yaşadığımız semtin karakterini, dokusunu oluşturan yapıların mimarından mimarlık tarihindeki yerine kadar birçok bilgiyi aktarıyor. Hiç kuşkusuz, bu yapıların kente ne kazandırdığı veya kentten neyi götürdüğünü ve elbette estetik açıdan yerini, gene bu ciltte bulacaksınız.
Afife Batur, bu ciltteki Editör’ün Notu’nda da buraya giren yapıların hangi ölçütler içine girdiğini belirtiyor. Örneğin, Ulusal Mimarlık Sergisi Yapı Dalı Ödülü’nü kazanmış yapıların tümü bu rehbere alınmış.Uğur Tanyeli’nin “Saçaktaki metropolün modernliği üzerine çok az şey yazılmış olması şaşırtıcıdır” sözü dikkate değer. Yazara göre kozmopolit İstanbul’un homojenliğinden söz etmek mümkün değil. Çünkü her etnik yapı ekonomik açıdan sınıfsal farklılıklar taşır.
* * *
İSTANBUL’UN mimari kanavasını ortaya koyan kitap, hiç onarılmayan veya gerektiği gibi onarılmayan, yakılan, yıkılan, çürümeye terk edilen, yerine tuhaf yapılar kondurulan binaları önümüze koyuyor. İstanbul Mimarlık Rehberi, İstanbul’da iyice çığırından çıkmış yapılaşmaya dair daha bilinçli davranmamızı sağlayacak.
Paylaş