Bir yarışmanın düşündürdükleri

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Leyla Gencer Şan Yarışması, beni sadece müzikteki konumu açısından ilgilendirmiyor. Uluslararası yankısı Türkiye imajı bakımından önemli.

Ben, Leyla Gencer gibi büyük ses ustasının adına bir yarışma düzenlenmesinden büyük memnunluk duydum. İnsanlara değer verişimizin somut bir örneği olarak bunu sunabiliriz. Unutkanlığımızı bir ölçüde giderdiğimizle teselli bulabiliriz.

Yarışmada, uluslararası adların jüri üyesi olması, kazananların da opera dünyasında yükselmeleri konusunda bir güvencedir.

Bir imparatorluktan cumhuriyete geçen bir ülkede, şan yarışması yapılması, bizim çok sesli müzikte katettiğimiz mesafenin de haritasıdır.

Nedense bir çok kurum popülerliği gözönünde tuttuğundan, yankısı büyük olmayan sanat türlerine yüz vermiyor. Oysa uluslararası kimklik arayışlarımızda, operanın yerinin ne olduğunu hepimiz anlamalıyız, algılamalıyız.

Ben Leyla Gencer'i dinlemiş, üstelik onun kara plak ve CD'lerinin çoğunu edinmiş biri olarak, onun opera dünyasındaki adının tek başına bir firma olduğunu bilirim.

Bir kez yazmıştım.

İtalya'ya kitap fuarı için gittiğimde, bir vesileyle tanıştığım konservautarı yeni bitirmiş bir soprano, Türk olduğumu öğrenince Leyla Gencer'den randevu almamı rica etmişti, Leyla Gencer de müzik ve genç soprano adına yaptığım ricayı kırmamış, onu dinlemişti.

Basın toplantısına gelenler, dilerim bir ses yarışması boyutunyla bakmamışlardır olaya, onun sesini dinleyenler, plaklarını alanlar, u yarışmaya ad veren sanatçının önemini, yarışmanın boyutunu daha iyi kavrarlar.

Jürinin bir özelliği, ses sanatçılarının olmaması. Çünkü sanatçının dediği gibi, burada yarışmayı kazananlara iş verecek, onları bu piyasaya sokacak adamlar gerekir.

Gencer, yarışmayla ilgili sevindirici bir gerçeği açıklamış: Bu yarışmayı kazananlar, çeşitli ülkelerin operalarında iş buldular.

Yarışmanın saygınlığını gösteren bir açıklama.

Basın toplantısında, bizim konservatuardan yetişenleri de iyi bulduğunu söylemesi, öğrenciler için önemli bir destektir.

***

Gencer, sponsorluk kurumuna da değinmiş.

Devletin kültürün yükünü artık çekemeyeceğini bilmeyen yok. Onun için iş özel kurumlara düşüyor.

Özel kurumlar da herhalde bir gerçeği biliyorlar, imajleri için kültüre yatırım şart.

Sponsorluğun sadece sanat için değil, bunu yapan kuruluş için de geçerliliğini, yazmaktan usanmayalım.

Yatırımların kar için değil, yaşadıkları, para kazandıkları ülkenin kültürü, insanları için bunu yaptıklarının bilincini taşısınlar.

Ancak devlet de, hükümet de tanıtım konusunda bizim çağdaşlığımızı gözönüne almalı. Her yere mehter takımıyla gitmenin bizim çelişkili tanıtımımızda kafa karıştıran bir yanımız. Bu tür yarışmalar da tanıtımımızda önemli unsurlar olabilir.

Sponsorluk arttı, elbette firmalar, büyük kuruluşlar da kültürü bir kazanç değil, bir tanıtım aracı olduğunun da bilincindeler.

Biz kurumların bu tür yarışmalara girişmesini destekliyoruz. Hem büyük bir sanatçıyı onore ediyorlar, hem de uluslararası bir yarışma çıkıyor ortaya.

***

Ben sanata yatırım yapan, kültürü destekleyen bütün kurumları destekliyorum. Yaşadıkları ülkenin külürüne karşı olan borçlarını bu yolla ödeyebilirler.

Yazarın Tüm Yazıları