Paylaş
Birincisi çoksesli müziğin tarihi içinde operanın yeri üzerine bilgi ediniriz, ikincisi usta bir sanatçıyı yakından tanır, sahne ötesindeki çalışmalarını öğreniriz.
Seyit Töre’nin hazırladığı ‘Mesut İktu–Cumhuriyet’in 50 Yıllık Sesi’ kitabı bu iki gerekçeyle beni ilgilendirdi.
Önsözde İktu, yurtiçindeki ve dışındaki çalışmalarından kesitler sunuyor.
Opera sanatı için ne demişti:
“Biz bir defalık sanat yapıyoruz, bir defa söylüyoruz, bitiyor.” Daha önce 50. sanat yılı için Mesut İktu üzerine yazmıştım.
Benim temsilleri kaydetmeliyiz, onları satın alabilmeliyiz önerimin gerekçesini usta sanatçı söylüyor.
Töre’nin Sunuş’undan satırlar:
“Bu kitap sadece Mesut İktu’nun özgeçmişi değil, onun tanıklık ve deneyimleriyle Türkiye ve diğer ülkelerde –opera temsilinde– müzik ve sahne sanatları hakkında da yazılı ve sözlü tarih çalışmasıdır.
Bu kitabın bir özelliği de ana metinde adı geçen opera veya çeşitli şarkıların dipnotlara koyduğum internet linkleri aracılığıyla -başta Mesut İktu’nun sesinden olmak üzere- dinlenebilmesi veya izlenebilmesidir.”
Kitabın ana başlıkları:
1. BÖLÜM
Mesut İktu’nun Özgeçmişi
2. BÖLÜM
Mesut İktu’nun Kariyerinden Deneyimleri ve Görüşleri
3. BÖLÜM
Mesut İktu’nun Gazete ve Dergilerdeki Demeçlerinden Seçmeler
4. BÖLÜM
Mesit İktu’nun Operalardaki Rolleri ve Sanatı Üzerine Değerlendirmeler
5. BÖLÜM
Mesut İktu’nun ‘ III. Milli Kültür Şûrası’ Raporu
Ankara’nın Türkiye Cumhuriyeti kültürünün oluşum, yükseliş sürecinde çok önemli bir yeri vardır. Gerek müzisyenlerin gerek başka alanlardaki öğrencilerin hocaları Batı’ya açılan rejimin sanatta, bilimde, müzikte var oluşunun örneklerini vermişlerdir.
Tanzimat’la başlayan Batılılaşma, başarılı uygulama örneklerini Cumhuriyet’te verdi.
Ankara’da müzik öğrenimini yapan genç kuşak sanatçıları Batı ülkelerine devlet aracılığıyla gönderilerek, bu kültür girişimini gerçekleştirdiler.
İktu’nun ailesi müziğe tutkun, adını da Mesut Cemil İktu koymuşlar, o sadece Mesut’u kullanmış. Ağabey opera sanatçısı Mustafa İktu da bugün yaşamıyor.
Hocası Necil Kâzım Akses, onun Joseph Marx’ın DerTon Liedi’ini okumasını istiyor. Akses, metni kimin diye soruyor, öğrenci Knut Hamsun adını görüyor. Akses, git Açlık kitabını al, bu lied’i ancak o zaman söyleyebilirsin, diyor.
Töre’nin İktu’yla yaptığı söyleşiyi bir roman gibi okudum. Çünkü orada sadece İktu yoktu, birçok besteci, hepsi alanında yıldız olmuş sanatçılar, müzisyenler, dostluklar.
Söyleşide, Türk bestecileri ve müzisyenlerle ilgili bölümlerin yanı sıra, Türkiye’ye gelen yabancı müzisyenler hakkında da bilgi var.
‘Oynamak isteyip de oynayamadığınız rol’ sorusunu şöyle yanıtlıyor:
“Tabii oldu, aslında ben bir lirik baritonum. Benim sesimin gerektirdiği bütün rolleri oynadım. Gözüm çöplükte kalmadı.”
Sanat kurumları yönetimi için de bugün uygulanan benim de katıldığım bir sistemden söz ediyor:
“Eski Sovyetler Birliği ve Türkiye hariç olmak üzere, dünyanın hiçbir opera evinin genel yöneticisi sanatçı değildir, işletmecidir.”
Kitabın bir bölümünde, Mesut İktu’nun rol aldığı eserler, hakkında yazılmış yazılar yer alıyor.
*
MESUT İKTU’nun diskografyası bölümünde kaset-CD kayıtlarını bulabilirsiniz:
- Ali Doğan Sinangil
Mevlânâ Oratorio (Selections)
- Bilkent 6. Anadolu Müzik Festivali
- Mesut İktu – Türk Bestecilerinden Lied’ler
- Mesut İktu (Hazırlayan Mustafa İktu)
- Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Senfoni Orkestrası Konseri
- Mesut İktu – Türk Ezgileri
Ayrıca e-kayıtları da kitapta belirtilmiştir.
*
İYİ bir opera sanatçısının yaşamını okuyun ve icralarını da dinleyin.
H20 Kitap
Paylaş