Paylaş
‘Haldun Taner Öykü Ödülü’ töreni The Marmara’da yapılmıştı.
Ödül Adnan Özyalçıner ile Nurten Ay arasında bölüştürüldü. Özyalçıner’in kitabının adı ‘Cambazlar Savaşı Yitirdi’, Nurten Ay’ın kitabının adı da ‘Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’ydı.
Gazetenin sahibi Sedat Simavi, Hürriyet Gösteri’ye ilgi gösterir, önerilerde bulunurdu.
Ona telefonda ödül törenine geldiğimi, kazananla konuşacağımı söyledim. Bilinmeyen, tanımadığımız bir ad kazandı, dedim. Sedat Simavi, “Mademki bir ilk başarı, onun öyküsünü Hürriyet’te yayınlayalım” dedi. Böylece ilk kez günlük bir gazetede ödül kazanan bir edebiyat eseri yayınlanıyordu.
Nurten Ay’a ilk sorum şuydu: Haldun Taner’in öykülerini seviyor musunuz? Kaçamak bir cevap verdi, “Evet, çok severim” gibi, başka tanınmış öykü yazarlarını sordum, doyurucu bir yanıt alamadım.
Birçok edebiyatçı dostum merak ediyordu nasıl biri olduğunu, beklemelerini söyledim.
Sonradan öykünün Ali Teoman’a ait olduğunu kendisi açıkladı.
Öyküyü Hürriyet’te okuyanlar çok beğenmişlerdi. Çünkü en çok satan bir gazetede öykü tefrikası onları şaşırtmıştı.
Dünya edebiyatında örneği bol böyle şaşırtmacaların.
Değerli bir edebiyatçımız da kendi uydurduğu meçhul bir filozof adıyla bir yazı yazmış, herkes de ondan alıntılar kullanmıştı.
HAKKI TARIK US ARŞİVİ
BEYAZIT Devlet Kütüphanesi’nde Hakkı Tarık Us’un gazete, dergi ve özel arşivi sergileniyor.
Müdür Ramazan Minder, özel arşivde elli bine yakın malzeme bulunduğunu belirtti. Bir yandan da belgelerin dijital arşive aktarıldığını.
Hakkı Tarık Us arşivinde yazarlarla mektuplaşması, onlardan aldığı biyografiler dikkati çekiyor.
Kimi adlar arşivleri kadar yaptıkları, yaşadıkları, kültür hayatımıza katkıları ile de önem taşırlar.
Arşivlerin saklanması, korunması, incelenmesi bir ülkenin tarihi, fikir hayatı, Cumhuriyet’in getirdiklerini ortaya koyar.
Biyografisini okuduğunuzda onun önemini algılayacağınız kanısındayım.
HAKKI TARIK US KİMDİR?
Manisa Gördes’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Gördes’te tamamladı. 1906 yılında burada belediye sandık eminliği ve Evkaf Komisyonu kâtipliğine başladı. Gördes’e kaymakam tayin edilen Şair Eşref tarafından şiirleri beğenilince bunları İzmir ve İstanbul gazetelerine göndererek basın hayatına ilk adımını attı. Bir müddet sonra İstanbul’a ağabeyi Mehmet Âsım’ın yanına gidip Dârülfünun Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Bu yıllarda kitap ve basın dünyası ile ilişkileri daha da arttı. Çarşıkapı’da oturduğu için Beyazıt kitapçıları, hakkâklar ve Kapalı Çarşı içindeki sahafları sık sık ziyaret ediyordu. Abdülhak Hâmid’in ‘Târık Yahut Endülüs Fethi’ adlı tiyatro eserinden etkilenerek bazı yazılarında ‘Târık’ mahlasını kullanan ağabeyi Mehmet Âsım, kardeşinin Târık’ı sevdiğini fark edince bu mahlası ona verdi. Ağabeyinin yardımıyla Tanin’de çalışmaya başladı. Bu gazetede tecrübe kazanması üzerine Tercümân-ı Hakîkat’e ve oradan Tasvîr-i Efkâr’a geçti. Burada yazı işleri müdürlüğü yaptı.
1919’da Osmanlı Matbuat Cemiyeti’ne üye oldu; yapılan ilk kongrede adı Türk Matbuat Cemiyeti olarak değiştirilen derneğin yönetim kuruluna seçildi; 1921’de genel sekreterliğine getirildi. Ayrıca Muallimler Cemiyeti, Matbuat Cemiyeti ve Türk Basın Birliği başkanlıklarında bulundu. Yeşilay ve Türk Maarif Cemiyeti (Türk Eğitim Derneği) kuruluşunda, Türk Ocağı başta olmak üzere Çocuk Esirgeme Kurumu ve daha birçok hayır kuruluşunun idare heyetlerinde yer aldı. İşgal yıllarında kurtuluş mücadelesini destekleyen cemiyetlerde çalıştı. Vakit’te Milli Mücadele’ye dair yazılar yazdı. Müdâfaa-i Milliyye grubunun Anadolu ile haberleşmelerinde aktif görev alarak büyük hizmetlerde bulundu. Bu çalışmaların karşılığında kendisine İstiklâl madalyası verildi. İzmir Vilâyet Umumi Meclisi’ne Gördes’ten üye seçilen Us, Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte milletvekili oldu, 1923-1936 yılları arasında dört devre Giresun milletvekilliği yaptı.
Yalnız yaşayan Hakkı Tarık, kazancının büyük kısmını bir kütüphane kurmak amacıyla eski kitap, gazete ve dergi satın almak için harcadı. Özellikle Basma, Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu (1934) hazırlanmadan önce çıkmış gazete, dergi ve kitapların hemen tamamını toplayarak bunları Vakit Yurdu binasında kurduğu kütüphanesinde araştırmacıların istifadesine sundu. Sahaflar Çarşısı’nın 1949 yangınından sonra yeniden kurulmasına büyük emek verdi, buradaki esnafın kitap ve ilgili malzeme dışında bir şey satmasının önüne geçilmesini sağladı. Dostlarına vefası ve yayın hayatına katkılarıyla tanınan Hakkı Tarık Us, 21 Ekim 1956 tarihinde vefat etti ve 23 Ekim’de Beyazıt Camisi’nde kılınan öğle namazından sonra yapılan törenlerin ardından Merkezefendi Kabristanı’nda annesinin yanına defnedildi.
Hakkı Tarık Us, vasiyetinde kitapları için Cemal Nadir sokağında bir kütüphane binası yapılmasını, bu arada kitaplarının Vakit Matbaası üzerindeki ahşap binadan kaldırılarak daha iyi bir yere konulmasını istemiştir. Kütüphaneyle ilgili bütün ayrıntıları yirmi iki madde halinde vasiyetine ekleyen Us’un bu isteği, vefatının dokuzuncu yılında 21 Ekim 1965’te kitaplarının Beyazıt Camii Külliyesi’nin Sıbyan Mektebi’ne taşınmasıyla geçici olarak yerine getirilmiştir. Onun kütüphane için kurduğu tesis ilgisizlikten dolayı vakıf özelliklerini kaybedince 1995’te kapatılmış, koleksiyonlar 2003 yılında Kültür Bakanlığı’na devredilerek Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne taşınmıştır.
Paylaş