Paylaş
Kitabın adı:
‘Kadîm ile Cedît Arasında’
III. Selim Döneminde Bir Mevlevi Şeyhi: Abdülbâki Nasır Dede’nin Musıki Yazmaları
Cem Behar
İçindekiler:
Birinci Bölüm: Abdülbâkî Nâsır Dede
Giriş:
Müzik düşüncesi ve müzik icrası
Biyografi Niyetine
Kantemiroğlu’nun Tamburu, Abdülbâkî Nâsır Dede’nin Neyi
Tedkik ve Tahrik ile Tahririye’nin Kaynakları
Nâsır Dede: Makamlar ve Terkipler
Musiki Tarihinin Dilimleri
İkinci Bölüm: Yöntem Siyaset ve Yenilik
Nâsır Dede’ye Göre ‘Nazariye’ ve ‘Ameliye’
Abdülbâkî Nâsır Dede ve ‘Nizam-ı Cedid’ (Yeni Nizam)
Önsöz:
İstanbul’un Yenikapı Mevlevihanesi şeyhlerinden Abdülbâki Nâsır Dede (1765-1821; şeyhliği 1804-1821) 1794 ile 1796 yılları arasında geleneksel Osmanlı/Türk musikisiyle ilgili çok önemli iki eser kaleme almıştır.
Bunların ilki bu musikinin kullandığı perdeleri listeleyen, bunların nasıl duyurulacağını gösteren, usulleri, makam ve terkipleri sıralayıp açıklayan ve musiki icrası hakkında bazı faydalı bilgiler de içeren bir tür musiki teorisi kitabı olan ‘Tedkik ve Tahkik’le birlikte onun kısa bir ilavesidir (yani Zeyl). İkincisi ise kendi geliştirdiği bir notalama sistemini açıkladıktan sonra buna örnek olmak üzere yeni bestelenmiş birkaç musiki eserini notaya aldığı risaledir ve ‘Tahririye’ olarak bilinir, bu kitapta da hep bu adı kullanacağız. Yani Abdülbâki Nâsır Dede bir yandan müziğin teorisiyle uğraşırken, diğer yandan da eser besteleyip musiki icra etmiş (kendisi neyzendi, Yenikapı Mevlevihanesi’nde neyzenbaşılık yapmıştı) ve bu icranın kâğıda dökülmesini sağlayacak bir notalama sistemi geliştirmiştir. Bu kitapta amacımız Abdülbâki Nâsır Dede tarafından aynı zaman diliminde kaleme alınan ve bilahare birlikte ciltlettirilen, birbirlerine atıflar içeren, neredeyse birbirinin ‘mütemmim cüz’ü haline gelmiş olan bu iki musiki metnini birlikte bir bütün olarak değerlendirmektir. Böylece Tedkik ve Tahkik ile Tahririye’ye hem 3. Selim’in saltanat dönemi musikisine ışık tutan birer tarihi metin ve belge olma nitelikleri dolayısıyla hem de birer sanat eseri olarak anlam kazandırılmış olacağını ümit ediyoruz.
DİNLETİ
Solist: Güzin Değişmez
Tambur: Birol Yayla
Kemençe: Lütfiye Özer
Kanun: Taner Sayacıoğlu
Viyolonsel: Volkan Ertem
Sunan: Nurinisa Eroğlu
*
Seslendirilen besteler:
Ey gonca-i nazik tenim
Beni ey gonca
Saki çekemem
Gel seninle yarın
Gönül verdim
Şehnaz Peşrev
Dün gece
Bir pür–cefa
Mah yüzüne
Ey büt-i nev–eda
DARÜŞŞAFAKA TARİHİNE BİR YOLCULUK
DARÜŞŞAFAKA’nın yeni başkanı Oğuz Güleç ile Beşir Özmen, Sait Faik Jürisi’ni okula davet ettiler.
Hepimiz okulu gezdik, müzesini gördük.
Bize bir kitap armağan ettiler:
‘157 Yıllık Bir Eğitim Geleneği:
Darüşşafaka Tarihine Bir Yolculuk
1863
Mehmet Altun’
Kitapta tarihle ilgili konu başlıklarından bir seçme yaptım:
Bir Çınar Filizleniyor
Darüşşafaka Kuruluyor
Darüşşafaka İlk Mezunlarını Veriyor
Darüşşafaka’nın 1 Numaralı Mezunu Ahmet Fahri Bey
Darüşşafaka Maarif İdaresi’ne Geçiyor
Darüşşafaka Marşı
Darüşşafaka Mezunları Cemiyetlerine Sahip Çıkıyor
Yolu Darrüşafaka’dan Geçen Bir Yazar: Aziz Nesin
Vasfi Mahir Kocatürk’ün Darüşşafaka Şiiri
Edebiyat Sınıfı Açılıyor
Darüşşafaka Erzincan Yetimlerine Kucak Açıyor
Darüşşafaka Cemiyeti Müzesi
Darüşşafaka, Sait Faik’in Adını Yaşatıyor
Darüşşafaka Sanat Galerisi
Hişt, Hişt, Genç Sait Faik
Darüşşafakalıların Anılarından Kesitler
Eğitim hayatının 1924-1926 yılları arasındaki bölümünü Darüşşafaka’da geçiren Aziz Nesin, okulun kendisi için önemini, “Darüşşafaka olmasaydı, okuryazar bile olamazdım” sözleriyle ifade ediyordu.
Vasfi Mahir Kocatürk’ün ‘Darüşşafaka’ adlı şiirinden bir bölüm aldım yazıma:
“Darüşşafaka annesi yüzlerce yetimin
Onlarla eder milletin âtisini temin.
Hicranla giren koynuna şefkatle gülümser,
Tahsile koşan milletin evlâdına: “gel!” der.
İnsanlığı telkin ediyor, gün gelecektir
Mutlak barınan sinesine yükselecektir.
Mâbed gibi feyzalmada hakkın güneşinden.
Mihrabının üstünde yanan ilmateşinden
Kaç alnı açık nur alıp etrafına yurdun
Neşretti... Bütün ilme ve insanlığa meftun
Koynunda yetişmiş nice kıymetli zekâlar:
Salih Zekiler, Mehmed Eminler ve Safalar...
Darüşşafaka bahçesinin gülleridir hep.
Darüşşafaka nur ocağı, sevgili mektep,
Mağrur olurum, çünkü yerim oldu benim de...”
*
BİR okulu A’dan Z’ye tanımış olduk.
Paylaş