Paylaş
İstanbul Modern’in inşaat sürecinde geçici olarak kullandığı Beyoğlu’ndaki binasında geçen yıl sergilenen fotoğraflardan oluşuyor kitap.
Bülent Eczacıbaşı
Kitabın kapağını açmadan Hacı Bayram Veli’den iki dizeyi anımsadım:
“Nagehan ol şâra vardım ol şârı yapılır gördüm
Ben dahi bile yapıldım taş u toprak arasında”
İlk sayfada bir ithaf:
“İstanbul Modern’in yaratıcısı ve ruhu Oya’ya.”
Kitabın başında Orhan Cem Çetin’in ‘Su, Toprak ve Ateş’ başlıklı yazısını okudum:
“Su, toprak ve ateş.
Bir müze, sadece duvarlarda resimler ve kaideler üzerinde heykeller, objeler sergilenen, depolarda ise nicelerinin koruma altında tutulduğu sanat depoları değil.
Zaten sanat da karşısına geçilip uzaktan bakılan bir şey olmaktan çıkıp; deneyimlenen, her izleyicinin kendi varlığı ile dönüşen, başkalaşan, izleyicisiyle, izleyicinin zihninde hayat bulan bir deneyime dönüşüyor.
Bülent Eczacıbaşı, binanın hâmisi kimliğiyle, ilk günlerden itibaren şantiyede bulundu ve tutkusu olan fotoğrafçılığını bir vakanüvis olarak kullandı.
Sergide fotoğrafları binanın mimarisini izleyerek üst üste gruplar halinde gruplayan Bülent Erkmen, bu defa sayısı artan ve sayfalara yayılan kareleri Öndeyiş, Birinci Bölüm, İkinci Bölüm ve Sondeyiş başlıklarıyla grupluyor.
Resim altı olmadan 359 fotoğraf yer alıyor.
İnşaat devam ederken bir tanık, bir gözlemci olarak yerini alan fotoğrafçı, Bülent Eczacıbaşı, arka plandaki İstanbul peyzajından gözünü alamıyor. Bebek artık canlanmış olsa da henüz annesinin kalp atışlarına muhtaç ve belli ki büyüdüğünde özellikle gözleri ona benzeyecek.”
***
FOTOĞRAFLAR konuşmaz, bizde yarattığı çağrışımlar yorumlamamızı sağlar.
Dış duvarda neyi görüyoruz?
‘İstanbul Modern’ yazıyor.
BİRİNCİ BÖLÜM
İlk fotoğraf çalışmalarının görüntüleri.
- Bir çalışan, denizden geçen gemiye bakıyor.
- Çalışanın fotoğrafında bir cami silueti görüyoruz.
Her fotoğraf karesi, oluşum sürecini takip etmemizi mümkün kılıyor.
- İnşaatın arka odası. Çalışan malzemeye bakıyor.
- Biri kıyıda yürüyor, arkada cami ve Galata Kulesi. Bu fotoğraflar bizim mekân tayinimizi mümkün kılıyor.
Fotoğrafların özelliğini sıralamalıyım. Müzenin yapıldığı şehir sık sık bize hatırlatılıyor, görüntülerde bir beraberlik ortaya koyuyor.
Müzeden İstanbul’u görebildiğiniz gibi, yukarıdan da müzeyi görebileceksiniz.
- Akşam çökünce kıyıdan deniz nasıl görünür? Göreni etkileyen bir çalışan fotoğrafı.
- İnsanlı fotoğraf beni daima etkilemiştir. Müzenin çevresindeki hayat nasıldır, onu gösteriyor fotoğraflar.
İKİNCİ BÖLÜM
- Üç hanım çalışan, dinlenme anında koyu bir sohbete dalmışlar.
- Bir fotoğraf müzedeki bölümleri işaret ediyor:
Kafe
Kütüphane
Etkinlik Alanı
Galeriler
Eğitim Odaları
***
BİR müzenin ortaya çıkışını fotoğraflardan izleyebilirsiniz. Sadece belgesel değil, fotoğraf sanatının tüm olanaklarını kullanarak estetik bir hikâye anlatıyor bize Bülent Eczacıbaşı.
(Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları)
Paylaş