Bir Atıf Yılmaz yazısı

ARTIK perdede "Bir Atıf Yılmaz Filmi" yazısını okuyamayacağım. Çünkü Türk sinemasının sevdiğim, iyi bir yönetmenini kaybettik.

Her dost ölümünün ardından belleğimizde yer eden bir şiir, bir öyküden birkaç satır, bir romandan bir kahramana dair izdüşümler, birden canlanır, sislerin ardından çıkıp netleşir.

Atıf Yılmaz’la ölümü hiçbir zaman bir arada düşünmedim, hayal bile edemedim.

Yeni projelerini dinlemeye alışıktım. Bizim yanımızdan ayrılıp hemen kameranın başına geçeceği duygusu uyanırdı bende.

"Bir Sinemacının Anıları" kitabında, bu duyguyu bakın nasıl yansıtmıştı:

"Şimdi 2001 yılındayız. Geçen aralık ayında 75 yaşına girdim, ama hálá yüzlerce film daha yapabilmeyi düşlüyorum. Anılarım da hiç bitmesin istiyorum. Eski yeni filmlerle, tanıdığım, tanıyacağım yeni insanlarla, yeni ilişkilerle tazelensin, zenginleşsin istiyorum. Belki daha yüzlerce cilt de yazabilmek, anlatabilmek..."

Konuşmalarındaki, kişiliğindeki ironi, filmlerine yansırdı.

Gece, ölüm haberini duyar duymaz, onun filmografisini belleğimde kare kare anımsamaya başladım.

* * *

NECATİ CUMALI
’nın "Mine"sinden sinemaya aktarılan "Mine"yi, kasaba ahlakının olağanüstü etkileyicilikte teşhiri olarak görürüm.

Filmin hiç unutamadığım sahnelerinden biri, Türkan Şoray ile Cihan Ünal’ın birlikte yürüyüşleridir. Hümeyra da unutulmaz bir oyun çıkarmıştır filmde.

Ala Geyik, Adı Vasfiye, Asiye Nasıl Kurtulur filmlerini seyrettiyseniz, onun insana, özellikle de kadına yaklaşım olarak da çok farklı, önemli özelliklere sahip olduğunu görürsünüz. Bu nedenle Atıf Yılmaz’ın filmlerinin yalnız sinema tarihi değil, kadın hakları açısından da incelenmesi gerekir.

Adak, bizim iç acıtan bir geleneğimizden kesitti, eleştiriydi.

Deniz Türkali, onun üç özelliğini bize aktarıyor:

"Yılmaz, hemen hemen bütün dışadönük görünen insanlar gibi, özünde kapalı, içedönük biridir. Ama kendinizi onun dünyasında bulduğunuzda açıkça ele verdiği üç özelliğe dikkat çekmek isterim: Kendisine ve dünyaya bakışındaki mizah, kendisiyle ve dünyayla kurabildiği uzak açı, hayatının hiçbir alanında yer almayan rekabet duygusu. Beni yıllardır ona hayran bırakan üç özelliği..."

* * *

ATIF YILMAZ
da bizim anılarımızda ve görüntü belleğimizde yaşayacak.
Yazarın Tüm Yazıları