Paylaş
Ateş Ailesi’nin çalışmalarını bilirdim, sevgili Toktamış Ateş yakın arkadaşımızdı.
Bayram günlerinde okuduğum, Ahmet Emre Ateş’in kaleme aldığı bir kitap:
‘Her Sayfası Altın Değerinde: Ahmed Ateş - Ailesi: Hatıralar, Belgeler, Resimler.’
Ömrünü bilime adamış Ahmed Ateş’in eşi Fikret Ateş’in ekseninde, bu anılardan bilim dünyasını, dönemin önemli kişilerini de tanıyoruz.
Yaşadıkları sur içindeki evi ve kütüphaneyi Toktamış’tan dinlerdik.
Tanıtım cümlesi, etkili bir tasvir özelliği taşıyor:
“İstanbul’da güngörmüş ahşap mobilyaların kitap kokusuyla karıştığı hatıralarla dolu bir ev. Prof. Dr. Ahmed Ateş ve ailesinin evi. Türkiye’de kültür, bilim ve siyaset üçgeninde yaşananların kısa tarihini anlamak açısından önemli bir kesişim noktası...”
Torun Ahmet Emre Ateş’in kitabı, kendi tanımıyla; biraz otobiyografik, biraz monografik.
Yazar ‘Önsöz’de dedesini Michel Aubin’in bir sözüyle tanıtıyor: “Onun yazdığı her sayfa altın değerindedir.”
“Dedemi anlatırken sadece ailemi anlatmakla kalmıyor, kendimi ve yaşadığımız kenti de anlatıyorum.
Ailem ile Suriçi bölgesi - yani eski İstanbul - aralarında, İstanbul’un Suriçi ile yaptığından daha sadık bir evlilik yapmışlardı. Şarkiyatçı veya diğer bir deyişle müsteşrik ile edebiyat öğretmeni Fikret Ateş çifti burada evlenmişler. Çocuklarını yani babam Ertunga Ateş ile Toktamış Ateş’i burada büyütmüşlerdi.
Ahmed Ateş sakin mizaçlı ve hayatını araştırmalarına adayan bir şarkiyatçıydı. Babamın söylediğine göre her akşam eve dönerken tahin helvası getirmenin dışında evle ilgili hiçbir şeye de karışmazmış.”
*
Ahmed Ateş nasıl biriydi?
“Komşularının ‘Sabah saati onun evden çıkışına göre ayarlardık’ dediği Ahmed Ateş, bayram günü dahi her akşam yemeğinden sonra iş dönüşü, eve gelişinden yatasıya kadar çalışmaya devam edermiş. Her gün, önce sabah Edebiyat Fakültesi’ne gidip oradaki işlerini halleder, öğleden sonra İslâm Ansiklopedisi için çalışmaya otururmuş. Akşamüzeri çalışmaya da ya Koca Ragıp Paşa Külliyesi’ne ya da müdürü olduğu Şarkiyat Enstitüsü’ne eser incelemeye gidermiş.”
Yazarın sözünü ettiği Laleli’deki Mesihpaşa Caddesi’nde üniversite yıllarımda oturduk. Anacaddeden oraya inen sokak da “Şair Haşmet Sokağı”ydı. O cadde ve Laleli semti, üniversite hocalarının oturdukları yerdi.
‘Koska 1955’ bölümü, yalnız bir ailenin yaşamından kesitler değil, İkinci Dünya Savaşı’ndan, 6-7 Eylül hadiselerinden, Varlık Vergisi’nden sonraki dünyaya da, etkilerine de değiniyor.
Ev taşınmalarında kitapların serüveni en çok düşünülenlerin başında gelir.
Ahmed Ateş’in ölümünden sonra Bâki Hoca (Abdülbâki Gölpınarlı) mezar taşına bir tarih düşmüştür.
Son bölümde neler var?
Ahmed Ateş’in Kitapları
Ahmed Ateş’in Makaleleri
Kaynakça
Belgeler
Dizin
Unutulmayacaklar listesindeki kişilerden biriydi Ahmed Ateş. Bu kitabı başta biliminsanlarının okumasını tavsiye ederim. Çalışma temposu konusunda örnek alınacak bir yaşam.
Eli kalem tutan aile bireylerinin hayatlarının kitaplaştırılmasını sağladığı için ayrıca Ahmed Emre Ateş’e de teşekkür ederim.
(Büyüyen Ay Yayınları)
DÖNENLERE BAZI SORULAR
TATİLDEN dönenlere sorular soracak bir görevliler kurulu gerekiyor.
Sözgelimi:
Gittiğiniz yerin tarihini biliyor musunuz?
Daha önce gideceğiniz yer hakkında bir kitap okudunuz mu?
Valizinize hangi kitapları koydunuz?
Okuduklarınız üzerine düşünceleriniz ne?
Pandemi kurallarına dikkat ettiniz mi?
Çocuğunuz için hangi kitapları seçtiniz?
Gittiğiniz yerde konserler varsa siz hangisine gittiniz?
Yazlık yerlerde de sergiler açıldı, herhangi birini gördünüz mü?
Tek kitap bile okumayanlar için biraz zalim kaçacak bir önerim var:
Güzel bir kütüphanede kültür karantinasına sokmak.
Bazı gazete haberlerinden anımsarsınız, mahkemelerin bazı durumlarda kitap okuma cezası verdiğini.
Acaba bunu sürdürmeli mi?
Paylaş