Bilimsel ve görsel bir gezi

Bugün sözünü edeceğim ‘Lukka’dan Likya’ya’ gibi kitaplar, Anadolu coğrafyasının tarihini bilimsel bir anlayışla aktaran önemli kaynaklar. Hiç kuşkusuz bu kitaplar, iyi bir kütüphanenin temel taşları...

Haberin Devamı

Kitabın altbaşlığı şöyle: ‘Sarpedon ve Aziz Nikolaus’un Ülkesi’.

 

‘Işıklar Ülkesini Okumak’ yazısında, İbrahim Yelmenoğlu dizi üzerine şu bilgileri veriyor: “Koç Topluluğu ve Tüpraş olarak bundan beş yıl önce Anadolu Uygarlıkları Serisi’ne başlarken enerjimizi tarih, kültür ve sanatta sürdüreceğimize söz vermiştik. Hedefimiz değişmedi: ‘Kültür mirasımıza kalıcı eserler bırakmak’. Anadolu Uygarlıkları Serisi’nin beşinci eseriyle bu muazzam, bu bereketli toprakların, Anadolu’nun bir başka sahibini hatırlayacak ve Işıklar Ülkesi’ne yolculuğa çıkacağız.” Editörler Havva İşkan-Erkan Dündar, Önsöz’de; Likya Uygarlığı, kültürü, coğrafyası, sanatsal yaratımı üzerinde bilgiler içerdiğini belirtiyorlar. Yine editörlerin belirttiği üzere Likya, farklı dil, din konumunda, MÖ 168-167’de çoğulcu demokrasinin en seçkin örneğini vermiştir.

 

Haberin Devamı

Özellikle mezarlarda görülen sanatsal yaratıları da 18. yüzyıldan itibaren birçok Avrupalı gezgin ve bilim insanının dikkatini çekmiş.

 

‘Lukka’dan Likya’ya’ kitabının önemli özelliği, bu uygarlığa farklı bakışların aynı kitapta toplanmasıdır.

 

Martin Zimmermann’ın Likya Uygarlığı’nın Keşfi yazısını okuyunca, rastlantılar -daha doğrusu meraklılar- sayesinde keşfedildiğini öğreneceksiniz. İlk kez, Fethiye’yi ziyaret eden Fransız Büyükelçisi Kont Choiseul-Gouffier’nin 1782 yılında yayımlanan ‘Voyage pittoresque de la Grece’ kitabında yer aldığı belirtiliyor. Kitapta buranın ilk haritaları da yer almış.

 

Keşfedilmiş yerlerin elbette en kaçınılmaz etkisi mitoslarda yer almasıdır. Likya üzerine mitoslar, mitosun temel işlevini, özelliğini yansıtması açısından da dikkati çeker. Bu bağlamda, Leto ve Likyalı çiftçilerin hikâyesi, özellikle Rönesans dönemi olmak üzere, Antikçağ sonrası dönemlerde pek çok sanatçıya ilham kaynağı olmuştur. ‘Tarih Öncesinde Likya’ başlıklı Ralf Becks’in yazısını ‘Beylikler Döneminde Likya (MÖ 550-360)’ izliyor. Recai Tekoğlu’nun ‘Likya Dili ve Yazısı’ ile Novella Vismara’nın ‘Likya Sikkeleri’ yazısı en çok dikkatimi çeken bölümler oldu. Kitabın ana başlıklarından biri ‘Kültür ve Sanat’. Hiç kuşkusuz bir ülkenin uygarlık tarihinde bu iki unsur belirleyici bir yere sahiptir. Bu bölümde; Fahri Işık, H. Helge Nieswandt, Christine Bruns-Özgan, Serap Erkoç, Erkan Dündar ve Engin Akyürek’in yazıları yer alıyor.

 

 

Haberin Devamı

Bilimsel ve görsel bir gezi

Yazarın Tüm Yazıları