Paylaş
“Sığınağımız Edebiyat” başlıklı yazım üzerine, bu konuda yaptığı tezin metnini bana göndermiş.
Daha önceki yazımın kaynaklarını veriyor.
Bu yazımla ilgili Metin Celâl de Cumhuriyet’te “Bibliyoterapiye İhtiyaç Var” adlı bir yazı yazmıştı.
Demek ki, bibliyoterapi konusunda bir uzlaşmadan, ortak kanaatten söz edilebilir.
Belki de yazının başlığı, klasik bir üslupla, “Kitap her derde deva” olabilirdi.
Müge Yılmaz kimdir?
Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi’nde Bibliyoterapi lisans teziyle American Library Association Emily Dean birincilik ödülünü kazandı.
Erasmus programıyla, Nicolaus Copernicus University’de bibliyoterapi eğitimi aldı.
***
TEZİNİN başlığı: “Bilgi ile İyileşme: Bibliyoterapi”.
Tarihsel Arka Plan bölümünde, kitapların tedavide yüzyıllar öncesinden nasıl kullanıldığının bir tarihçesini vermiyor. En eski kayıtlardan birinde Antik Teb Kütüphanesi’nin girişindeki yazıyı bir kez daha okurlarıma aktarayım:
“Ruhun iyileşme yeri”.
Hastanelerde de kütüphaneler bulunmakta, bedensel sağlıkla ruhsal sağlığın nasıl bir arada tedavi sürecinde ele alındığı açıkça görülmektedir.
Dünyanın ilk psikiyatri hastanesinin girişinde de bakın ne yazmaktadır:
“Ölümün girmediği yer”.
Yılmaz’a göre, “Kitapların tedavide kullanımı ile ilgili en eski kayıtlardan birisi de ortaçağda görülmektedir. 1272 yılında Kahire’de Al-Mansur Hastanesi’nde Kuran tıbbi tedavi yöntemi olarak kullanılmıştır.
Dini etki 19. yüzyılın ortalarına kadar cezaevlerinde ve hastanelerde kitapların temin edilmesinin arkasındaki en önemli etkendir.”
Okuma salık verilmesinin temel kurallarından biri de “okuyanı mutlu ve meşgul etmektir”.
Gazetelerde yayımlanan bir haberde bir ilçede kitap okuma cezası verildiğinden söz ediliyordu.
Hiç kuşkusuz özellikle çocuklar için bir çocuk edebiyatı rehberinin şart olduğunu yazmışlar bilim adamları.
1920 ve 1930’larda okuyucu danışmanlığının da ön plana çıktığını belirtmekte incelemeci.
Şimdi de bazı kütüphanelerde okur danışmanları var.
Bir incelemeciye göre okuyucu danışmanlığı yetişkin eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır.
Elbette yanlış bir kanıyı da yok eden bir görüş.
Zaman zaman, okusun da ne okursa okusun, sonra iyisini bulur deriz. Bunun yanlışlığına işaret ediyor.
Bibliyoterapinin belirgin amaçlarından biri de şöyle özetlenebilir:
“Kendini tanımak ve kendini keşfetmek”.
Şimdi bir kitapçıya gittiğinizde, bilgisayar ekranından bilgi alabiliyorsunuz. Eski kitapçılarda birer danışman niteliğinde çalışanlar vardı.
***
KİTAP okuyarak hem kendimizi, hem ülkemizi, hem dünyayı tanıyabiliriz.
Paylaş