Beni çeken evlerin içidir

AHŞAP evler, eski İstanbul’un temsilcisidirler. Penceredeki kafesler, cumbalar, kararmış tahtalar, beyaza boyanmış, içinde yaşanmış geçen yılları saklayan evler.

Bugün çok az sokakta ahşap evlere rastlayabilirsiniz. Taştan, kişiliksiz gökdelenler, siteler, bir şehrin öyküsünü anlatan bu tanıkları yok ettiler. Fatih’in, Balat’ın içlerine bir yolculuk yaptığınızda, onlara rastlayabilirsiniz. Unutulmuş eski bir dostunuzla karşılaşır gibi.

Pera Müzesi’ndeki Ahşap İstanbul Sergisi, eski İstanbul’u bilenleri anı kovanının içine çekiyor.

Yeni kuşağa bu evler, yalnız mimarlık tarihinden bir kesiti sunmuyor, eski İstanbul yaşamından da izdüşümler sunuyor.

Ev içlerini hayal etmek, burada yaşayanlar üzerine öyküler, romanlar kurgulamak...

İstanbul’un büyük yangınlarında kaç ahşap ev yanmıştır.

Kaç mimarlık örneği bugün rölövede yaşamaktadır?

Serginin kapsamlı kitabında, Suna, İnan ve İpek Kıraç imzalı Kaybolmuş Bir İstanbul’un Tanığı Olarak Ahşap Konut Mimarlığı başlıklı yazıda yer alan, Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir alıntıyı okumanızı isterim:

"İstanbul’un asıl iç manzarasını, şahnişinleri, cumba ve çıkmalarıyla, saçak ve sayvanlarıyla, bir kadife gibi yumuşak çizgileri ve süsleriyle, çok renkli olan bu sivil mimari yapardı."

Sergi; İstanbul Araştırmaları Enstitüsü ile 1960’lardan itibaren konuyu araştırmış olan İstanbul Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün ortak çalışmasıyla gerçekleşmiş.

Yalnız sergiyi gezerken değil, kitabı okurken de, sanki eski İstanbul sokaklarında dolaştım, yalıların önünden geçtim.

* * *

AHŞAP İSTANBUL’un ardından bir başka kitabın sayfalarına daldım.

Çağdaş Konut Mimarisinden Detaylar, Virginia McLeod yazmış bu kitabı da.

Önsöz’ün ilk cümlesi diğer sayfalara yöneltti beni.

"Özel evler, mimarlıkta ve insan kültürü tarihinde önemli bir konuma sahiptir."

Yazıda belirtildiğine göre, ev mimarisi, birtakım radikal değişikliklere uğramış.

Mimari yolculuk kilometrelerce sürüyor, derya deniz aşıyorsunuz, kimi zaman alçakgönüllü bir ovada konaklıyorsunuz, kimi zaman bir tepede doğaya meydan okuyorsunuz, kimi minimalist bir heykel gibi, kimi dışarıdan taş yığını olarak görünüyor.

Ama kendi kendinize bir oyun kurabilirsiniz. Burada nasıl biri yaşar?

Mimara anlattığı gerçekleşebilmiş midir? Dünya görüşü, mesajı ya mimarla uyuşmuyorsa...

İspanya’dan Japonya’ya, Ekvador’a uzayan bir çağdaş mimarlık gösterisi.

Ben evlerin dışından çok içini merak ederim.

Behçet Necatigil’in Evler şiirinin ilk bölümü, yazımızı süsleyecek, çünkü orada neden evlerin içini sevdiğimin özeti var:

"İnsanlar yüzyıllar yılı evler yaptılar.

İrili ufaklı, birbirinden farklı,

Ahşap evler, kágir evler yaptılar.

Doğup ölenleri oldu, gelip gidenleri oldu,

Evlerin içi devir devir değişti

Evlerin dışı pencere, duvar."

Yararlandığım kaynaklar:

Ahşap İstanbul - Konut Mimarisinden Örnekler, İstanbul Araştırmaları Enstitüsü

Çağdaş Konut Mimarisinden Detaylar / Virginia McLeod / Çeviri: Tuğçe Selin Tağmat, YEM Yayınları
Yazarın Tüm Yazıları