Paylaş
BERRAN TÖZER'in Fransız arkeolog ekibinin başı Catharine Abalie Reynal'le yaptığı konuşmada (Hürriyet Pazar, 18 Haziran 2000) iki şey dikkatimi çekti:
Birincisi; Belkıs harabelerinin sular altında kalışına resmi kurumlar pek kulak asmıyor, protestoları önemsemiyor.
İkincisi; on yıldır gezetelerde yer alan uyarı yazılarının bir faydası olmamış.
Arkeolog değilim, elbet bu konuda bilgi veremeyeceğim. Beni ilgilendiren tarihi varlıkların, umursamazlık yüzünden kaybolup gitmesi.
Catharine Abalie Reynal'in röportajından anlaşıldığına göre, burası planlı, programlı bir çalışma ile kurtarılabilirmiş:
'Buraya baraj yapma kararı alınırken arkeolojik risk faktörü hiçbir biçimde gözönüne alınmamış. Tabii ekolojik faktör de. Oysa bir Amerikalı '90'lı yılların başında su altında kalacak bütün antik kentlerin yerlerini belirlemişti. Her şey bir organizasyon meselesi, o da burada yok.'
Evet, her şey bir organizasyon meselesi. Aziz Nesin'in ünlü hikayesinde Amerikalı'nın söylediği gibi.
Arkeloğun belirttiğine göre; acil kazı organizasyonu ile bunlar kurtarılabilirmiş.
Henüz toprak üstü değerler konusunda yerleşik bir kültür kavramımız yokken, yer altındakilerin durumunu duyurabilmek imkansız.
Hatta bir bakan bunların ne işe yaradığını bilmediğini söylemişti, bana kalırsa hala da öğrenmemiştir.
***
ANADOLU AJANSI ilgimi çeken bir dosya hazırlamış.
On yıl önce bu kentin durumu basının gündemine gelmiş.Kurtarılması için yazılar yayınlanmış. Uyarılar yapılmış.
Arkeologlar sayfalarca rapor hazırlamışlar, yetkililere ulaştırmışlar.
Belkıs'ın sular altında kalacağını sağır sultan bile duymuş.
Ulusal ve yabancı basında, bir çok haber yayınlanıyor. Baraj su almaya başladıktan sonra hiç bir eserin kurtarılamaycağı belirtiliyor.
Turizm araştırmacısı Sezer Sever'in 1991 tarihli bir gazetedeki yazısında; buranın sular altında kalacağı açıklandıktan sonra şöyle diyor:
'Gaziantep'te; Belkıs kadar değerli başka arkeolojik alanlar bulunsa da Belkıs yöresinin etüt edilerek kurtarılması için gereken çalışmalara vakit geçirmeden başlanmalı.'
Vali Muammer Güler de 1998 tarihinde yardım beklediğini ilan ediyor:
'Belkıs Zeugma antik kenti 1999 Eylül ayından itibaren sular altında kalacak. Kazı yapabilmek için kısa bir süre kaldı. Devlet biraz daha fazla ödenek vermeli, üniversiteler kazı programlarına burasını mümkün olduğunca almalı.'
2000 yılında bu uyarılar yoğunlaşmış.
Arkeolog, İTÜ öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Özdoğan'a göre, Türkiye'de yapımı süren 20, proje aşamasında 110 baraj varmış.
Sadece 7 baraj alanının proje aşamasındayken arkeolojik açıdan tarandığını belirtiyor.
***
MISIR'da Assuan Barajı yapılırken bütün dünya seferber olmuş, Ebu Simbel Tapınağı'nı başka yere taşımışlardı.
Böyle bir kampanya başlatılsaydı, sonuç değişir miydi ?
Paylaş