Paylaş
BİR Köy Enstitülü yazar daha aramızdan ayrıldı.
Öğretmen, aydın, yazar, iyi şair Mehmet Başaran’ı (d. 1926) da sonsuzluğa uğurlayalı bir ayı geçti...
Başaran, yazdıklarıyla, öğrettikleriyle aydın Türkiye’nin yücelmesini sağlayan adlardan biriydi. Bütün Köy Enstitülüler gibi, sesini yükseltmeden, inancı militanlığa dönüştürmeden, bu ülke için çalıştı.
Doğru bildiği yolda sapmadan onurlu bir ömrü tamamladı.
Tanısaydınız, sakin görünüşünün altında direnen bir yüreğin varlığını hissederdiniz.
Türkiye’de aydınlara ödetilen bedellerin tarihinde yer alanlardan biriydi. Onun gibi kişiler her darbede mimlenir, sürgüne gönderilirdi. Ama onlar gene baş eğmeden yaşar, ödün vermezlerdi doğrulardan.
Köy Enstitüsü’nden yetişenler hem enstitü hakkında hem de onun yaşamlarındaki yerlerini yazmışlardır. Tarihe tanıklık etmişlerdir.
Başaran’ın da “Özgürleşen Eylem Köy Enstitüleri” kitabını okuduğunuzda, bir eğitim devriminin bütün aşamalarını ve bu devrimin ülkenin kaderini nasıl değiştirdiğini öğrenirsiniz.
Sabahattin Eyüboğlu, “Köy Enstitüleri üstüne ne düşündüğünü söyle, sana kim olduğunu bildireyim” dermiş. Ne kadar doğru söz.
Enstitüler kuramla uygulamanın başarılı bileşimidir.
Başaran’ın da kitabına aldığı Goethe’nin gerçekçi sözünü çok severim. Ne demiş: “Bütün teoriler dumanlıdır ama yaşamın altın ağacı her zaman yeşildir.”
Enstitüler devam etseydi, bugün siyasal kutuplaşmaların çözümünde olumlu etkisi olurdu.
“Aydınlanma Yolunda Yuh Olsun Topunuza” kitabında, okunacak kitaplar konusunda bizi uyarıyor Başaran: “Kafamıza bir yumruk gibi inen, bizi sarsan, uyandıran kitaplar okumalıyız, diyor Kafka. Yaşamın kirletildiği, insanı insan yapan değerlerin yozlaştırıldığı şu dönemde...”
Kafka’nın sözünü bence bütün kitapçıların önündeki levhaya koymalı.
Köy Enstitüleri kapandıktan sonra Güller adlı bir şiir yazmıştı Başaran:
“Çamlıbel’de bir gül açsa
Uykuları kaçar Bolu Beyi’nin
Çünkü kırmızıdır gül
Toprağın ve halkın uyanışına benzer
*
Bir değil bin gül açıyordu
Anadolu’da
Ekmeği ikiye bölsen
Aydınlık sesi duyuluyordu halkın
Köyleri tutmuştu aşkın ve terin hünerleri
*
Bir oldular da Bolu Beyi’yle
Kapattılar Enstitüleri”
Adı geçen yasaklı kitabı için iki yazı ustası şöyle saptamalarda bulunur:
İlhan Selçuk: “Başaran 200 sayfalık bu kitapta 40 yıllık Türkiye’nin topoğrafyasını çıkarıyor. 1940’lardan 1980’lere kadar yaşanan belgeli bir serüven” derken,
Oktay Akbal: “Gerçek bir Kafka karabasanı gibi... Gerçekten yaşandığı, düzmece, kurmaca olmadığı için, bence Kafka’nınkilerden daha etkileyici, daha ibret verici...” sözleriyle tanıtır.
Ceyhun Atuf Kansu da Başaran için şunu der: “Başaran’ın şiirlerinde, öykülerinde, yazılarında hep ölçülü bir gerçekçilik, yalınlık, ışıldayan Anadolu doğası seven ve direnen bir yürek bulmuşumdur.”
*
BAŞARAN bir dönemin, bir kuşağın, bir idealin en özgün adlarından biriydi.
Paylaş