Paylaş
Yazımın başlığı da Hacı Arif Bey’in bir şarkısı.
Bu yıl baharın bir başka anlamı var. Uzun süre evlere kapananlar, sokağa çıktılar.
Sık sık yinelediğim bir düşüncem vardır. Sanatın, kitabın yurdun her yerine yayılmasının gereğini savunurum.
Kültür Bakanlığı’nın İstanbul’da, Ankara’da hayata geçirdiği kültür yolları projeleri, bu kentlerde yaşayanları sanata, kitaba çağırıyor.
Elbet sanatın soluğu yazlık yerlerde de hissedilmeli. Müzik alanındaki festivaller salonlarda yapıldığı gibi tarihi yerlerde de yapılıyor.
Devletin ve belediyelerin tarihi yerleri değerlendirmesi birkaç açıdan önem taşıyor. Tarihi yer onarılıyor, sürekli bakım altında tutuluyor.
Artık kültür turizmi yükselen bir değer.
Yerel yönetimlerin de bu alandaki etkinliklerini, girişimlerini anmalıyız. Hemen hemen her belediye 7/24 hizmet veren kütüphaneler açtı. Zaman kısıtlamasının kalkması okur sayısının tahminlerin üstünde artmasını sağladı.
Festivaller baharı, yazı birleştiriyor.
İstanbul Müzik Festivali 50’nci yılını kutluyor. Başlangıcından bugüne dinleyicisiyim.
Bahar sanatın yükseliş mevsimi olunca her şeye rağmen morallerin düzelmesine de yardımcı oluyor.
BAHARI İPTAL EDEMEZLER
Sakıp Sabancı Müzesi’nde Akbank işbirliğiyle 20. ve 21. yüzyılın en ilham verici sanatçılarından David Hockney’nin ‘Baharın Gelişi, Normandiya, 2020’ sergisi açıldı.
Zamanımızın en önemli ve yaratıcı sanatçılarından biri olarak kabul edilen David Hockney kariyeri boyunca yeni teknolojileri ve sanat yapmanın farklı yöntemlerini araştıran bir isim. 2000’lerden itibaren iPhone ve iPad ile çizim yapıyor. Söz konusu teknolojik arayışının doruk noktası olan bu sergi, sanatçının 2020’de, COVID-19 salgınının ilk dönemi sırasında, Normandiya’daki evinde ürettiği 116 resmi içeriyor.
Hockney’nin meyve ağaçları, çalılar, çiçek bahçeleri, gölet ve nehirler, tarlalar ve uzak tepelere uzanan bir manzarada çalıştığını, baharın senelik yolculuğunu çıplak ağaçlardan tomurcuk ve çiçeklere, bol yeşil yapraklara kadar yakaladığını gösteriyor. Sergi baharın başından sonuna bir hikâyesi, adeta bir kutlaması niteliğinde ve doğal dünyanın mucizelerini, sürekli yenilenişini, yaşam döngüsünü bize hatırlatıyor.
Sanatçının resimleri yaptığı dönemdeki ruh halini en iyi özetleyen sözü ise serginin girişinde sizi karşılıyor: “Sakın unutmayın, baharı iptal edemezler.”
PERA MÜZESİ’NDE ÖNEMLİ BİR SERGİ
SERGİNİN ADI: ‘Ve Şimdi İyi Haberler / Nobel Koleksiyonu’ndan Eserler’
İnan Kıraç’ın Sunuş’undan:
“Sergide yer alan Konstrüktivizm, Yeni Gerçekçilik ve Pop Art’a dair eserler, bir taraftan medya ve sanat ilişkisine ışık tutarken diğer taraftan medya tarihinde son 20 yılda yaşanan büyük değişimlere ve bu değişimlerin basın sanatındaki etkilerine ilişkin önemli ipuçları veriyor.”
Yazıları okuyup sergiyi de gezerseniz, medyanın tarihini, değişimini, etkileme oranını öğrenirsiniz.
Gazetelerin birinci sayfaları her zaman ilgi çeker, mesajlar da yazı kadar fotoğraflarla da güçlendirilir. Bence bir gazete okurunun toplumsal, siyasal olaylarda unutamadıkları birinci sayfalar vardır.
Serginin kataloğunda zamanın içinde medya tarihinin de görsel örnekleri yer alıyor.
Hitler’in, Churchill’in ölümü ilk sayfaların unutulmazları.
Teknolojinin hayatımıza girmediği dönemde herkes heyecan içinde günlük gazeteleri beklerdi.
Ben bunu Almanya’da yaşadım.
1970’lerde yurtdışında, özellikle Almanya’da yaşayanlar, Türkiye’den, yaşadıkları bölgelerden bilgiyi Hürriyet aracılığıyla alırlardı.
Medyanın sanatla ilişkisi üzerine de düşünmenizi sağlayacak örnekler yer alıyor sergide.
Yaşamımızı yönlendiren medyayı irdeleyen bir sergi. Mutlaka görülmeli.
Paylaş