Paylaş
Onun adına hazırlanan iki CD’de bestecinin 30 bestesi icra edilmiş.
Anısına hazırlanan CD’lerin vefa yanı beni her zaman etkilemiştir. CD’lerde yer alan parçaları zamanında dinlemişsinizdir, gün geçer unutulur. Tek tek toplamak olanağı bulamazsınız. Üstelik besteleri değişik icralardan dinlemek, bir dinleyici olarak o parçaları yeniden yorumlama kapısını açar bana.
Dinlerken, bazılarını filmlerden, bazılarını konserlerden, CD’lerden hatırlayacaksınız.
Albümün kitapçığında Tolga Meriç, ‘Duyguların Kâşifi’ yazısında Özdemiroğlu’nun yaşamını ve sanattaki yükselişini anlatıyor:
“Adını ölümden çok, ölümsüzlükle anmak istediğim Attila Özdemiroğlu, 200’ün üzerinde şarkı, 7’si Altın Portakal Ödülü’ne layık görülmüş 42 film müziği, 14 müzikal ve 3 bin reklam müziğiyle yer etti içimizde.
Duygularımızı ilk günkü saflıklarına, sözlerimizi en eski masumiyetlerine kavuştururken, hatıralarımızı da ölümsüzleştirdi. Kimimizi çocukken ‘Firuze’yle kucakladı, kimimizi de evde masanın üzerinde ‘Petrol’le dans ettirdi. Bu şefkatli sarılışlar, dokunuşlar ya da coşturmalarla, hayatın ve yaşamanın ruhunu üfledi kalplerimize ve bedenimize.
Yeri geldi ‘Yedi Kocalı Hürmüz’le ‘Ey Tanrım, tek başına bırakma kullarını’ dedik, yeri geldi kalbimizi Ege’de bıraktık, onun müziğiyle.
Sadece bizi bize anlatmıyor, sinema kahramanlarına da can üflüyordu: Fahriye Abla açık saçık şarkılar söylüyor, rüzgârda açılan kısa etekleriyle en güzel ruh komşumuz oluyordu.
Muhsin Bey inandığı şeyler uğruna çabalıyordu çiçekleriyle konuşarak.
Masum günahların sesi müzik olup yükseliyordu ‘Ağır Roman’dan.
‘Teyzem’in Üftade’si, ‘Bu dünya aşksız çekilmez Umur,’ derken, Attila Özdemiroğlu’nun müziği tamamlıyordu hayatın ve aşkın sırrını.
Örneğine çok az rastlandığı şekilde, tam yedi enstrümanı profesyonel düzeyde çalıyordu. Her birine bir yaşamın bile az geleceği enstrümanlardı bunlar.
Zülfü Livaneli’ye göre müzik dünyası ikiye ayrılıyor:
‘Atilla’dan önce Attila’dan sonra...’
Birlikte albümler, turneler yapan, 78-79 tarihli ‘Nâzım Türküsü’ ve ‘Atlının Türküsü’ albümlerini Attila Özdemiroğlu ile birlikte kaydeden Zülfü Livaneli’ye göre Özdemiroğlu, Türk müziğini ‘Attila’dan önce ve sonra’ diye ayıracak kadar kritik bir role sahiptir:
‘Dünyada çok kişiyle çalıştım ama herhalde Attila tanıdıklarım içinde en yetenekli birkaç müzisyenden biriydi.”
Albüm kitapçığında, albümde yer alan bestelerin söz yazarları ve metinleri bulunuyor.
‘VARGİT ÇİÇEKLERİ’NİN TÜRKÜLERİ
Selçuk Balcı’nın ‘Vargit Zamanı’(2) durgun günlerimi hareketlendirdi, çıkamadığım yaylalarda gezindim, türküler dinledim, şehrin uğultusundan uzak, aşk duygularını bir CD’de de olsa yaşadım.
Selçuk Balcı CD’si için ne diyor:
“Hazan mevsiminde Vargit Çiçekleri uğurlar yaylacıları... Yayladan dönüş yolunda veda türküleri söylenir. Doğayla konuşan yayla insanları için artık bulundukları yeri terk etme vakti gelmiştir. Vargit bir veda çiçeğidir. Albüm kayıtlarımız vargit çiçeği zamanına denk geldiğinden eserlerimizin toplamına bu döneme uygun olarak en çok bu ismin yakışacağını düşündüm. Albümde ismini okuyacağınız herkes katkı sağlamıştır, hepsine teşekkür ederim.”
Bir türkü:
“ Samistal Yaylası’nın neden erimez karı
Sevdim de alamadım, böyledir dünya hali
Yüksek dağların karı erimeden akar mı?
Ben yürekten yanmışım, ateş beni
yakar mı?
Çamlıhemşin deresi gene öyle akar mı?
Akşamdan doğan aya nazlı yar da
bakar mı?”
Bir başka türkü:
“Ben geldim Verçenik’e dağları duman sarmış
Eskiden bu dağlarda ne sevdalar
yaşanmış.”
Bu CD’yi dinledikten sonra gece sokağa çıkabilseydim, maskemi takıp mesafeyi koruyarak düğün alayına katılırdım.
Paylaş