Paylaş
ATTİLÂ İLHAN aramızdan ayrılalı 10 yıl olmuş. Edebiyatçıların belli dönemlerde anılmaları, paneller düzenlemelerini hep destekledim.
Öğrencilere, yeni kuşaklara bir edebiyatçının değişik yönleriyle, emek verdiği her türde tanıtılması bu programlarla gerçekleşebiliyor ancak. Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi’nden Sibel Bayram çağırdığında katılacağımı söyledim.
Attilâ İlhan birçok türde yapıt verdiğinden, tek bir kişinin bütüncül konuşması yeterli değildir. Uluslararası Attilâ İlhan Sempozyumu’na Türkiye’den ve dünyadan akademisyenler, şairler ve yazarlar katıldı.
Sempozyumun mottosu şu:
“An Gelir...
Zamanlar değişti
Ayrılık girdi araya
Hicrana düştük bugün
Elde var hüzün...”
10.15’te başlayan sempozyum Tartışma ve Değerlendirme ile son buldu.
Değerlendirmeyi de Dr. Sibel Bayram yaptı. Sempozyumdaki konuşmalardan önce her yıl yapılan Attilâ İlhan Bilim Sanat Kültür Vakfı’nın düzenlediği 7. Liseli Gençler Kompozisyon Yarışması sonuçlarının haberini vereceğim.
Bu yılın yarışmasında birinciliği Enver Can Özer kazandı.
İkincilik de iki kişi arasında bölüştürüldü: Oğuzhan Kızıltaş-Ali Levent Çınar.
* * *
ATTİLÂ İLHAN’ı salt edebiyat ölçütleri içinde değerlendirmek eksik bir yaklaşımdır. Çünkü Türkiye’nin sol siyasal dalgalanmalarını hem gazete yazılarında tartışmaya açmıştır hem de denemelerinde bunları tartışmıştır. Atatürk ve devrimleri üzerine notları, özellikle dil konusundaki düşünceleriyle önem kazanmıştır.
Kurtuluş Kayalı, yazarın/şairin siyasal ve düşünsel dünyasını az sözle, kısa zamanda ayrıntısıyla bize aktardı. Onun şiirlerinin okuru çoktur, romanları, denemeleri de yüksek bir okur sayısına ulaşmıştır. Kayalı’nın yazısı yayınlandığında mutlaka okumanızı salık veririm, düşünce yaşamından edebi yapıtlarına göndermelerde yararlı bir rehber bilgiler edinmiş olursunuz.
Ancak Attilâ İlhan imzasını taşıyan Hangi dizisini mutlaka okumak gerekir ki, yapıtlarına bakış açısını ancak onlardan çıkarabilirsiniz. Okuduklarınızı onlarla tamamlayabilirsiniz.
Bazı edebiyatçıların siyasal eğilimleri, eserlerine de yansır. İlhan’da olduğu gibi. Gerçekten de o, Batı uygarlağının, edebiyatının bizim edebiyatımızı tamamen teslim almasına karşıydı, hiç kuşkusuz bunda gerçeklik payı vardı. Ayrıca Atatürk’ü alışılan formatlar içinde değerlendirmek yerine farklı açılardan yaklaşmayı bildi. Bu yaklaşımıyla ayrı bir zenginlik kazandırdığı kanısındayım.
Bencil olmayan yazarları severim, hele kuşaklarını savunan, onlara ilgiyi hep taze tutanları... O da, sosyalist gerçekçi yazarları, şairleri her zaman yazdı, unutulanları hatırlattı. Genç isimlere de yol gösterdi, birçok yazarın üzerinde büyük emeği vardır...
Garip Hareketi’ne de İkinci Yeni’ye de karşıydı diyebiliriz. Hasan İzzettin Dinamo’nun unutuluşuna değinirken, “Garip felâketi oldu” der.
Her yönüyle tekrar ve eksiksiz değerlendirilmesi gereken bir addır Attilâ İlhan.
* * *
ÖĞRENCİLERİN, dinleyicilerin yeniden Attilâ İlhan’ın kitaplarını okuyacaklarını umuyorum. Her sempozyumdan sonra değişmeyen temennim budur.
Paylaş