Oyunbozanlık mı bu yaptığım, ya da düpedüz tahrikçilik mi?
Bir pazartesi sabahı, aşktan söz etmek. Pazartesi sendromunun gerilimini yükseltmekle suçlanabilir miyim?
Bahar güneşinden sonra bürodaki yapay ışıkların altında aşk yazısı okunur mu?
Tersini düşünüyorum. Aşkın günü yoktur, saati de.
P Dergisi'nin Aşk ve Sanat sayısı, hayata bakışta kullandığımız merceğin buğusunu siliyor.
P Dergisi'nin İngilizcesi artık Amerika'nın en büyük kitap zinciri Barnes and Noble'da da satılıyor.
Derginin sahibi Raffi Portakal, yayın danışmanı Ferit Edgü, yayın yönetmeni Celál Üster, sanat yönetmeni Erkal Yavi, kadro derginin kalitesi konusunda yeterli bir kanıt.
Aşk ve Sanat'taki giriş, insanoğlunun her çağda değişmeyen, sanatın besleyici kaynağının aşk olduğunu ispatlıyor:
‘‘O, karanlık denen ortaçağ aslında gizli, gizemli bir aşk sanatı çağıdır.’’
Sümer şiirinden Hint şiirine kadar seçilmiş birçok örneklerle birlikte aşk tanrıçalarını da görünce sanat türlerinin birbiriyle nasıl zevk ortaklığı yaptığını fark ediyorsunuz.
DOĞU'nun Kavuşamayan Áşıkları'nı, Husrev ile Şirin'i, Leylá ile Mecnun'u okuyun ve seyredin.
Tahir ile Zühre'yi de anımsadığınızda Názım Hikmet'in şiirini unutmayın.
Böylesine yakıcı, ıstıraplı aşk yaşanıyor mu şimdilerde? Elbette. Aşk da değişmedi, insan da.
Fuzuli, bütün çağların aşk yangınlarını anlatıyor:
‘‘Zamana köle değiliz. Gam bizimle sevinir; biz gamla mesrur oluruz (seviniriz).’’
Aşk, erotizm... Girift iki kavram. Birbirinden ayıramam ben, Japon şairi Prenses Yoza da ayıramamış:
‘‘Geceler ayaza çekiyor,/ soğuk ciğerime işliyor./ Gittin gideli perişanım./ Merak bu ya,/ yatağında yalnız mısın?’’
Öpüşmek... Temasların en çekicisi, en ateşleyicisi...
Canova, Rodin, Brancusi-Üç Ustadan Üç Öpüş yazısını mutlaka okuyun, sanatın sıradan alışkanlıklarımızı çeşitlendirişini övün.
* * *
YAZIMI Özdemir İnce'nin ‘‘Bir Ülke Olabilir Sevda’’ şiirinden dizelerle noktaladım:
‘‘Ateşten sapı üzerinde dönüyor ayçiçeği,/ bir güneş doğuyor/ bacaklarının arasında.
Kollarımla sarıyorum, örtüyorum seni,/ günler ve geceler uzuyor/ ve savurmaya hazırlanıyor gövden gövdemi.’’