Paylaş
İnsanlarda dikkat ettiğim iki yer var. Birincisi yüzleri, ikincisi elleri... Yüzlerden anlam çıkarmaya, kişilik öyküsü yazmaya eğilimliyim. Yüzleri anlamlandırmanın, yorumlamanın zekâlarından biri Melih Cevdet Anday’dı. Zaman zaman da yayınevinin binasının alt katındaki Vilâyet Lokantası’nda geçenlerin yüzlerine bakarak tahminde bulunurduk. Nasıl biriydi, mesleği neydi, o an aklından neler geçiyordu diye... Eller de özel ilgi alanıma girer. Birçok dostumun elinin fotoğrafını gösterin, kim olduğunu tanırım...
Ara Güler’in ‘Eller ve Yüzler’ albümünü, benim iki saplantımın albümü olarak da tanımlayabilirim. Sunuş yazısını benim yazdığım kitapta Enis Batur’un da hem Ara Güler’i hem fotoğraflarını irdeleyen yazısı yer alıyor.
Eğlence, çalışma, ibadet...
Albümde onun hem siyah/beyaz fotoğraflarını hem de renkli çalışmalarını göreceksiniz.
Kapağında horoz tutan çocuğun gülümsemesi var. Bence neşenin en doğal hali. Bu fotoğraf bana Metin Eloğlu’nun ‘Horozdan Korkan Oğlan’ şiirini anımsattı. Ama bu çocuk korkmuyor, dostluk kuruyor... Çocuk ve kadın, Ara Güler’in fotoğraflarının düşünce dünyasını yansıtan kişileridir. Çünkü insanlık hali en çok ikisinde belirir, tüm doğallığıyla. Aynı zamanda, eğlence, çalışma ve ibadet etme üçlüsü yine Ara’nın fotoğraflarını eşsiz kılan unsurlardır.
Çalışanların fotoğrafları, onun hangi sınıfa sempati duyduğunu belgeler. İşçiler, balıkçılar, dünyaya yorgun bakan gözler, onun işçiye saygısıdır. Albümün sunuş yazısında da belirttiğim üzere Ara Güler; “Büyük yaratıcıları çekerken de, el arabasına dayanmış bir işçiyi görüntülerken de, aynı yaklaşıma sahiptir. İnsan unsurunu en iyi biçimde yansıtmak.”
Görsel Türkiye tarihi
Bu albümdeki fotoğraflara bakıp Türkiye tarihini görsel olarak okumak mümkün.
Enis Batur da albümde Ara Güler’i, Güler’in fotoğraf tarihini, onun eller ve yüzlere yönelmesini anlatıyor:
“Ara Güler, eline ilk fotoğraf makinesi aldığında, işinin yalnızca bakmakla, görmekle, sonra da göstermekle sınırlı olmadığını anlamış mıydı? Bir o kadar da ‘el’i işin içinde olacaktı: Tutmadan, evirip çevirmeden, yöneltmeden, saklamadan fotoğraf çekemezdi. Parmağı deklanşöre gidip basmadan, objektif ayarı ve ışık ayarı yapmadan.
Yüzlere, gövdelerin kurduğu dile, varsa olaya bakmaya koşullanmışız, Ara Güler objektifi alışkanlıklarımızı çözer, bakışlarımız için yeni odak noktaları önerir.
Bir yakın çağ tarihçisi Ara. Bir gündelik yaşam arkeoloğu. Bir unutulmaya aday anlar, insanlar, olaylar koleksiyoncusu. Bir şimdiki zaman büyücüsü, efsuncusu, falaçıcısı.”
Kitaplığınıza koyacaksınız, ellere ve yüzlere bakarak insanın aynasını göreceksiniz.
Paylaş