‘Ara Bölge’de çekilen iyi bir Kıbrıs filmi

KIBRIS doğumlu, genç kuşağın iyi sinema yönetmenlerinden Derviş Zaim’in yeni filmi Gölgeler ve Suretler, Kıbrıs konusunda propagandaya kaçmadan, insan unsurunu unutmadan, Kıbrıs’taki olayların başlangıç günlerine tarihin ışığını çevirmiş.

1960’larda Kıbrıs’ta Türk ve Rum toplulukları arsında başlayan, sonra ölümlerle noktalanan çarpışmanın sinema diliyle güncesi.
Oyuncuları o kadar doğal kullanıyor ki tarihin akışı içinde, olayların birer kıvılcımdan sonra büyümesini taammüden işlenmiş suçlardan çok başka yere taşıyor.
Aslında ne Rumlar Türkleri ne de Türkler Rumları öldürmek istiyor, aynı Albert Camus’nün Yabancısı’nda birden katil olan kahramanı gibi.
Filmde sağduyuyu temsil eden kişiler de var, ne yazık ki onlar duruma egemen olamıyorlar.

BİR Karagöz oynatıcısının kayboluşundan sonra kızı Ruhsar’ın öfkesi önlenemez.
Karşı tarafın genç kuşağının da öfkesinin önlenemediği gibi.
Böyle bir çatışmayı, öfkeyi gölge oyununa göndermelerle, gerçekle gölge oyunu arasındaki perdeyi indirip kaldırarak filmin çok, ama her seferinde yanlış işlenilmiş bir konudaki seyredilirliğini Kıbrıs sorununa eğilmek isteyen, inceleme, araştırma yapmak isteyen herkesin Gölgeler ve Suretler filmini seyretmeleri zorunluluğunu şart koşmalı.
Çünkü siyasal çözümlerin gerçekleşmesinde en önemli etkenin sanat olduğu gerçeğine inanırım, hele söz konusu duyarlı dengeler üstünde yıllardır duran Kıbrıs’sa.

DERVİŞ ZAİM’in filmlerinde bizim kültürümüzün gelgitleri vardır.
Bir filminde ebru sanatına, diğerinde arkeolojik eserlere, bir başka filminde minyatür sanatına, bir diğerinde de hat sanatına göndermeler yapmıştır.
Bence sinema seyircisinin sinemayı daha zengin biçimde, değişik bilgilerle, farklı bir içerikle algılamasını sağlamaya yönelik bir yöntem.
Çünkü yönetmen batının, özellikle Amerika’nın, daha doğrusu kemikleşmiş birtakım fikirlerle yaratan ve değerlendiren insanların sinema anlayışına özgünlük kazandırmak için bunları yapmaktadır.
Ayrıca, Derviş Zaim’in politik dokunuşlarının dozunu da iyi ayarladığı kanısındayım.
Bizim bir politik görüşe angaje olmamızı zorlamaz, hissettirmez. Ama politika üzerinde düşünmemizi gerektiren öğeleri her filmine koyar.

BAŞROL oyuncularından Yunanlı aktris Popi Avraam çok iyi bir oyuncu, inandırıcı bir kişilik sunuyor bize. Sağduyuyu temsil etmiyor ama zaten cehaletin egemen olduğu yerde sağduyu yaşamıyor.
Annan Planı’na da olumlu oy veren bu iyi oyuncu uzun süre işsiz kalmış, şimdi kendi okulunda öğrenci yetiştiriyor.
Hem Yunanlı hem Türk oyuncuların bir arada ortak başarıya imza atmaları, çalışmayı daha anlamlı, daha tarafsız bir düzeye çıkarıyor.
Filmin hoşuma giden müziğine de dikkatinizi çekerim.

DERVİŞ ZAİM’in Gölgeler ve Suretler’ini seyredin.
Televizyonlardan gazetelere kadar her yerde Kıbrıs adı geçiyor. Onu doğru bir temele oturtmanız için görmeniz gerekir.
Yazarın Tüm Yazıları