Paylaş
Hülya Toker-Mustafa Toker’in Çanakkale Muharebeleri Kronolojisi (1), savaşın günlük gidişatını izlemenizi sağlıyor. Önsöz’de kitabın kapsamı üzerine bilgi veriliyor: “Bu çalışmada, I. Dünya Savaşı öncesi ‘Boğazlar’a yönelik Yunan tehdidine karşı kısmi seferberlik ilan tarihi olan 15 Haziran 1914, başlangıç noktası olarak alınmıştır. Çalışmanın bitiş tarihi olarak İtilaf Birliği’nin bölgeyi terk ediş tarihi olan 9 Ocak 1916 düşünülmüştür. Ancak Çanakkale muharebelerinin yankılarına ait birkaç konu göz ardı edilemediğinden bu tarihler de esere dahil edilmiştir.”
Kılavuz bölümünü okuduktan sonra kronolojiden yararlanabilirsiniz.
Kronolojinin ilk tarihi şu: 15 Haziran: Osmanlı Devleti’nin Kısmi Seferberlik ilan etmesi.
Kronoloji hazırlamanın zorluğunu bu işle uğraşanlar bilir. Bu kronoloji, sadece bir tarih vermekle yetinmiyor. O tarihte neler olduğunu kitap adlarıyla da sunarak Çanakkale hakkında araştırma yapacaklara ayrıntılı bir rehberlik sunmuş oluyor. Kitabın sonuna da cepheden fotoğraflar konulmuş. Çanakkale konusunda çalışma yapacaklar için vazgeçilmez bir temel çalışma.
Siper mektupları, savaşın dehşetini yansıtır
Savaşanların mektupları, söyleşileri, notları, savaşın korkunçluğunu en etkileyici biçimde yansıtan belgelerdir. Savaş tarihinin yanı sıra insanlık tarihinin mutlaka okunması gereken notlarıdır. Necati İnceoğlu’nun Siper Mektupları (2) kitabı, insanı duygusal bir ortama çekiyor.
Savaş ortamında bile zaman zaman mutluluk kırıntılarından söz eden, ‘neden savaştık’ sorularının yanıtını arayan mektuplar bunlar. Katı tarih kitaplarından daha çok beni ve birçok kişiyi bu tür mektuplar savaş karşıtı, barış taraftarı yapar. Savaşları önlemek için çalışırlar. İnceoğlu, ‘teşekkür’ bölümünde kitapta yer alan malzemeyi çeşitli kişilerden aldığını gerek kişi, gerek kitap adları vererek, okuyanı başka kaynaklara da sevk eden bir anlayış gösteriyor. Yazar, kitabın üslubu için de bizi şöyle aydınlatıyor: “Kitaptaki anıların bir bölümü gerçeklerden yola çıkarak sunulmuştur. Ancak bunlar bir roman tekniği içinde değiştirilmiş ve zenginleştirilmiştir; diğer bir kısmı bütünüyle hayal ürünüdür. İtalik olarak yazılanlar ise hiç değiştirilmeden aktarılmış olanlardır.”
Bu yazıları okurken, hiç kuşkusuz hazırlayanın yorumlarını da kuvvetlendirici bir unsur olarak kullandığını unutmamanız gerekir. Bu mektuplardan bazı alıntıları okumanızı dilerim.
16 yaşında olduğu halde yaşını büyüterek savaşa katılan bir askerin annesine mektubu: “Anneciğim sabahleyin uyandığımda siperimin önünde bir gelincik çiçek açmıştı.”
Bir Anzak askeri oradan ayrılırken bakın ne yazmış: “Hâlâ Gelibolu’yu düşünüyorum. Bana, ‘savaş bunlara değer miydi’ diye sorabilirsiniz. Beyaz haçlar altında yatan, Yeni Zelanda’nın yetiştirdiği en değerli evlatlar, buna değer miydi? Hayır, hayır değmezdi.”
Anıların izinde bir Çanakkale kitabı.
Paylaş