Paylaş
Şehir çalışmalarının iki açıdan önemine inanırım, birincisi genç kuşak o kenti tanısın isterim. O kentin tarihi bir ülkenin kaderine bu kadar tesir etmişse özellikle bilsinler isterim. Ki o şehrin insan tarihi de her zaman önemlidir! İkincisi ise orada yaşayanların o kentin tarihini bilmeleri gerektiğine inanırım. Ankara 1930-1960 adlı albüm kitap, Ankara’nın 30 yılını fotoğraflar, gazete kupürleri, edebiyat eserlerinden alıntılarla anlatıyor!
Turan Tanyer, 1930’dan 1960’a kadarki tarihini anlattığı Ankara’nın albümüyle okunur, hatta seyredilir bir çalışma koymuş ortaya. Ankara üzerine epeyce kitap okudum, resimler gördüm, kartpostallara baktım, defalarca gittim ama gene de bu çalışmaya ayrı bir ilgiyle baktım.
Albümün başında Bülent Arınç ile BYEGM Genel Müdürü Murat Karakaya ve Turan Tanyer’in yazıları var. Bir fayton fotoğrafı çıkıyor karşıma okurken, arabanın üstünde arabacı müşteri bekliyor. Bir çocuk da atların yanında. İlgili sayfada taşıtların, ülkedeki taşımacılığın tarihi ve Ankara’daki seyrini okuyoruz: “Motorlu ulaşım araçları daha kente ulaşmamıştı. Cumhuriyet Ankarası’nın öncesinde, ulaşım araçları genellikle yaylı, tek ya da çift atın çektiği kağnı, tatar arabası, bazısının üstü muşambayla örtülü ‘Lando’ denilen araçlardı.”
Eskiden nasıldı?
Bir gazete ilanını okuyorum, nezih bir eğlence yerinin, Gar Gazinosu’nun iki ilanı var: Gar Gazinosu - Büyük Aile Matinesi.
Les Gimo - Meşhur bisiklet komik atraksionu yazıyor ilanda. Devam ediyor hız kesmeden: Ayrıca manzara da müthiş: “Ankara’yı en güzel görecek olan yer gazinonun terasıdır. Buradaki salon inanınız ki Ankara’da az yerde vardır. Bu geniş ve zarif salonu bir sahne tamamlıyor. Artık istasyon yalnız gidenleri uğurlamak ve gelenleri karşılamak şehri olmaktan çıkmaktadır.”
Bu okuduğumuz bölümler, Ankara’nın resmî görünümünden kurtulması için gösterilen çabaları temsil ediyor. Ankara şehir hipodromunun yeni devlet için önemini belirtmeye gerek yok. O dönemlerde, genellikle, yabancı mimarlar şehirlerimizin binalarını yaptılar, planladılar ve neredeyse hiç yoktan bir şehir inşa edip bir anlayışın simgesini yarattılar. Hipodrom da bunlardan biri şüphesiz.
Nice ünlü isimlerin geldiği, nice toplantıların yapıldığı anıtsal bir bina: Ankara Palas. Bugün Devlet Konukevi olan bu bina zamanın sosyal hayatında yeri olan bir yapıydı. Bina yapılırken mimarların başına gelenleri okuduğunuzda bugün gülebilirsiniz ama o gün birçok kişi bu muameleye maruz kaldı.
Albümde Ankara’nın şaşırtıcı doğasına da tanık olacaksınız. Aslında son derece cılız olan derelerine rağmen, şehrin bağlardan, bahçelerden geçilmediğini görecek, bugünkü haliyle mukayese ettiğinizde yaşanan değişimi biraz üzülerek, biraz ilgiyle göreceksiniz! Bu mukayese sonunda varacağınız tespit kentlerimizin özelliğini kaybettiğini gösterir. Ankara 1930-1960, tarihimiz açısından önemli şehrin, yine aynı derecede önemli bir dönemini gösteriyor!
Paylaş