MİMARLIĞIN ülkemizdeki iki önemli ismiyle birlikte dün, kent planlarından, özellikle İstanbul’dan söz ettik. Daha doğrusu onlar konuştu ben dinledim, merak ettiğim konuları sordum.
Prof. Dr. Doğan Kuban ve Doğan Hasol’du konuştuklarım. Üç Doğan bir araya gelince niyet tuttuk: Bundan sonra mimarların yaptığı kent planları uygulansın. İki mimarın da ortak görüşü şu... Eskiden küçük kentlerin nazım planını yapınca bunu uygulamak mümkündü, artık milyonluk kentler için bu mümkün değil. Zaten o planlar, projeler, çizimler durmuyor ki, uygulanmasını tartışalım. Doğan Kuban’ın İstanbul için yaptığı koruma planları kaybolmuş, nerede olduğu bilinmiyor. Bunların İzmit SEKA’ya gönderilip kâğıt mamur kazanına atıldığı kanaati hâkim. Koruma planının akıbeti de belli değil. Doğan Hasol’un verdiği örnek, daha da acı. Ünlü mimar ve kent plancısı Le Corbusier (1887-1965), İzmir için bir proje yapmış. Tabii ki uygulanmamış, üstelik bu belgeler de kaybolmuş. Sonradan Fransa’da bulunmuş planlar, kitaba dönüştürülmüş, şimdi Fransızcadan çevrilecek kitabı YEM (Yapı Endüstri Merkezi) yayınlayacak. Daha şaşırtıcı örnekleri de öğrendim. Anıtkabir’in mimarları Emin Onat ile Orhan Arda idi, onların hazırladığı Anıtkabir planları da ortada yokmuş. Hasol’un dediğine göre, bunların Bayındırlık Bakanlığı’nda birer örneğinin bulunması gerekirmiş, ama her gerekenin yapıldığı bir ülke değil ki Türkiye. * * * ANLAŞILAN şu ki herkese nazım plan yaptırılıyor, projeler sonra rafa kaldırılıyor. Ya da imha ediliyor. İstanbul’un mimari durumu üzerine ne zaman konuşulsa, Henri Prost’un adı geçer, Pera Müzesi İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nde açılan İmparatorluk Başkentinden Cumhuriyet’in Modern Kentine: Henri Prost’un İstanbul Planlaması (1936-1951) sergisi planların nasıl değiştirilerek uygulandığını, sonra da uygulamadan kaldırıldığını gösteriyordu. İki mimarı dinlerken ilklerden söz ettik. İstanbul’da ilk alt geçidi İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşcan uygulamaya koymuş. Birçok mimar İstanbul için, özellikle de Taksim için proje hazırlamışlar. Hatta bazıları yarışma kazanmış. Sonrasında ise ya bir dolapta unutulmaya terk edilmiş ya da yok olmuş. Metroyu da ilk başlatan aslında Haşim İşcan. Taksim’de trafiği alta alıp, üst tarafın kültür merkezine dönüştürülmesi ve yayalara açılma planını da ilk olarak eski belediye başkanlarından Prof. Dr. Nurettin Sözen hazırlatmış. Taksim’deki gezinin korunması için de, orman mühendisleri ve öğretim üyeleri ile ilgili toplantıları Sözen düzenlemiş. 14 kilometrelik metronun da 10 kilometresini yine o tamamlamış. Nurettin Sözen, yayalar için bütün çalışmaları başlattığını söyledi. İstiklal Caddesi de onun döneminde yayalara açıldı, trafiğe kapandı. Hiç kuşkusuz bazı yerler açılıyor ama ne oluyor? Vatan Caddesi, Millet Caddesi açıldı, bütün trafik Aksaray’da toplanıyor. Bu düşünülmemiş. Hasol’un belirttiğine göre, Taksim, Beşiktaş, Üsküdar için yapılan plan uygulanmamış, zaten Marmaray projesi ile bu değiştirilmek zorunda kalmış. * * * DOĞAN KUBAN haklı galiba. Eskiden, küçük şehirlerin planlanmasını yapmak kolaydı ve mümkündü, şimdi milyonluk kentler için bu yapılamaz. En gerçekçi saptama bu.